Ölü İşitirmi? Alim Ve Mesheb Imamların Görüşü

[B ]............................. Ölülerin işitmediğini söyleyen Vahhâbî ve benzer dü*şünceleri olan kendilerine Selefîler diyenlerin görüşleri*nin kaynağı olan İbn Teymiyye’nin bu konu hakkındaki görüşleri: İbn Teymiyye Ölü İşitir Diyor: İbn Teymiyye, sorulan ...


  1. Alt 06-03-2009, 23:49 #1
    mucahid_tr Mesajlar: 17
    [B].............................Ölülerin işitmediğini söyleyen Vahhâbî ve benzer dü*şünceleri olan kendilerine Selefîler diyenlerin görüşleri*nin kaynağı olan İbn Teymiyye’nin bu konu hakkındaki görüşleri:
    İbn Teymiyye Ölü İşitir Diyor:
    İbn Teymiyye, sorulan bir soruya “Ölünün Kur’ân okumak zikir ve duâ seslerini işitebildiği doğrudur” demekte*dir[1]
    İbn Teymiyye fetvalarında; ölüler kendilerini ziyaret edenleri bilirler mi, tanıdıklarından biri geldi mi anlar mı? gibi sorulara cevabında: “Evet bilirler ve anlarlar” diyor Daha sonra ölülerin buluştuklarını, ve dirilerin yaptığı işle*rin onlara gösterildiğini bildiren haberleri yazıyor[2]
    İbn Teymiyye, Ölülerin kabirlerde konuştuğunu ve ken*disine yapılan konuşmaları işittiklerini, söylüyor[3]
    Ölü işitmez diyenler, âyetin zâhirî manasına göre “Sen ölülere işittire*mezsin” (Rum Suresi 52) âyetini delil getirirlerse bir son*raki âyet'te Allâh (Celle Celalühü)
    “(Kötü tercih yaptıkları için basiretlerini bağladığı*mız) o körleri, (yoldan) sapmalarından çevirip doğru yola ulaştırıcı biri de asla değilsin! Sen ancak bi*zim âyetlerimize inanmakta olan kimselere (gerçek*leri) duyurabilirsin (işittirebilirsin) Çünkü (sadece) on*lar (sürekli hakka boyun eğen ihlaslı) Müslümanlardır” Rum, 53
    “Sen ölülere işittiremezsin” demek, (Sen kâfirleri imâ*na kavuşturamazsın) demektir Dirilerden maksat imân edenler kastedilmiştir:
    ........“Sen ölülere işittiremezsin” demek, (Sen kâfirleri imâ¬na kavuşturamazsın) demektir. Dirilerden maksat imân edenler kastedilmiştir. Bunun gibi nice kinâye, me¬caz ifâde eden birçok âyet vardır. Bazıları şöyledir:

    .........“Biz onu (su bulutunu), (kuraklıktan dolayı) ölü bir memlekete gönderir ve oraya su indiririz.” (A’raf, 57; Yâsîn, 33) âyetlerinde (ölüm/kıtlık, kuraklık) mana¬sını içerir.
    ...............“Bu sağırlara (gerçekleri) sen mi işittirecek¬sin? Ya da (görüp görmezden gelen) bu körleri ve pek açık bir sapıklık içerisinde bulunmuş olanları sen mi hidâyet edeceksin?” (Zuhruf, 40) âyetinde kâfir¬ler bildiğimiz kör ve sağır değiller aslında.
    عن ابى موسى رضى الله عنه قال النبى صلى الله عليه وسلم: "مثل الذى يذكر ربه والذى لا يذكر مثل الحى والميت
    Ebû Mûsâ el-Eş’arî (Radıyallahu Anh)’dan rivâyet edilmiştir ki: ....Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Selem) şöyle buyurdu: ....“Rabbini zikredenle zikretmeyenin durumu diri ile ölünün durumu gibidir.”
    Buraya kadar zikredilen âyet-i kerîmeler ve hadis-i şe¬riflerden anlaşılacağı üzere “Sen ölülere işittiremezsin” (Rum, 52) âyetinden maksat; ölüler değil, imânı kabul etmeye¬rek kalpleri ölü olan kâfirlerin ta kendisidir.
    .................................................. .................................................. ............................................Ahmed İbn Teymiyye: (Kitabü’l-intisar-fi’l-İmâm-ı Ahmed) ki*ta*bında Bedr’de, çukura doldurulan kâfirlerin işitmelerine, Hazret-i Âişe’nin inanmaması, onun için suç olmaz Çünkü O hadis-i şerifi Resûlullah’tan işit*memiş*tir Fakat başkalarının inanmaması suç olur, di*yor[4]
    Peygamberimizin “siz onlardan daha iyi duyamazsı*nız” sözü ortada iken orda olmayan, Peygamberimizin sözünü işitmeyen Hz Âişe’nin (radiyallahu anhâ) yoru*muna yapışmanız ne derece doğru olur?
    , Âişe (Radiyallahu Anhâ) validemizin ya*nında birçok Sahabînin rivâyetiyle sübût bulunca inkârın*dan döndü ve onlara uyan bir rivâyet yaptı Bu husustaki mazereti ise Bedr’de bulunmamasıydı[5]
    Âişe (Radiyallahu Anhâ) validemizin inkârından dön*mesi*nin delili şudur:
    Tirmizî (ö279/892), Âişe (Radiyallahu Anhâ) validemiz*den rivâyet etti: Kardeşi Abdurrahmân’ın kabrinin başında durdu, O’na hitap etti ve “vallahi yanında olsaydım, seni ancak öldüğün yerde gömerdim…” dedi [6]
    İbn Teymiyye; ölülerin görebilmesi ile alakalı Âişe (ranhâ) ve diğer sahâbelerden birçok rivâyet gelmektedir Allah’ın dilediği zamanlarda da ruh bedenle bir araya geldi*ğinde, tıpkı bir meleğin yeryüzüne inmesi, birden bir ışı*ğın parlaması ya da uyuyan bir kimsenin bir anda uyan*ması gibi bir anlık bir olaydır Bu mana birçok rivâyette nakledilmektedir Mücahid şöyle demektedir: “Bazen ruh*lar defnedildikten itibaren yedi gün kabir içinde oda*larda tutulurlar” Mâlik İbn Enes şöyle demektedir: “Bana ruhla*rın istediği her yere gidebileceği rivâyeti ulaşmıştır” de*mekte*dir [7]
    Hz Âişe (Radiyallahu Anhâ) validemizden rivâyete göre Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem):
    “Ruhlar toplu ordulardır Onlardan (ezelde, Allah yo*lunda) birbiriyle tanışanlar i’tilâf eder (anlaşır, Allah uğrunda) tanışmayanlar ise ihtilaf eder (dünyada zıtlaşır*lar)” buyurdu [8].................................................. .................................................. .................................................. ..Enes b. Mâlik (ö.93/711) (Radıyallahu Anh) Hz. Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:

    “Kul kabrine konulduktan sonra dostları başucundan ayrılırken onların ayak seslerini duyar..” (1) Müslim, “el-Cenne ve sıfatu naîmihâ”, 70; Buhârî, Cenâiz, 67; Ebû Dâvud, es-Sünne, 27.
    Ebû Hureyre’den de (Radıyallahu Anh) nakledilen bu hadisin isnadının sahih olduğu hususunda ittifak vardır. (2) Begavî, Şerhu’s-sünne, c: 3, s. 279, (h.no.1515)....................................... ........
    .................................................. ...................MESHEB ...GÖRÜŞLERİ
    Hanefîler: Hanefî imâmlarının bazılarından ölünün işitmeyece*ğine dair gelen bazı ifâdeler, meseleyi kavrayama*yan bir takım insanların anladıkları gibi değil*dir Bu görüş, söyle*nen sözü kabirdeki ölünün işittiğine dair yapılan yemini*nin geçerli olmayacağı münasebetiyle söylenmiştir Mesela buna dair nikah üzerine yemin edilse kadın boş olur Mesele*nin aslı şöyledir Fıkıhta yeminler örf esasına dayalı*dır Örfte ise “işitmek” gereğinin yapılabile*ceği ve karşılığı verilebilecek işitmelere denir Halbuki kabirdeki işiten ölüler cevap veremez ve işittikleri*nin gereğini muhatapla*rına yapamazlar Yoksa bu sözden “onlar hiç bir şekilde işitemezler” manası çıkmaz Nitekim bu hususu Hanefî müctehidleri ve imâmlarından Mu*hakkık Kemaleddin İbn Hümam, Fethu’l Kadîr isimli ese*rinde bunu açıkla*mıştır[9]
    Hanefî âlimlerinden Abdulhak ed’Dihlevî (ö 1176/1762) ve Kadı Muhammed Senâullah el-Mazherî’nin de, ölüle*rin işittiği görüşünde oldukları bildirilmektedir [10]
    Şâfî’ler: İmâm Subki (ö771/1370) ölülerin işittiği husu*sunda mezheblerde icma olduğunu söylemiştir[11]
    Hanbelîler: Hanbelî âlimlerinden İbn Receb el-Han*belî ölülerin işitti*ğini söylemiştir[12]
    Mâlikîler: Mâlikîlerden İmâm Kurtubî (ö671/1272) ölülerin işittiğini ve bu ko*nu*da mezheb âlimleri arasında icma’ olduğunu söylemiş*tir[13]
    Enes b Mâlik (Radıyallahu Anh) Hz Peygamber’in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
    ان العبد اذا وضع فى قبره وتولى عنه اصحابه انه ليسمع قرع نعالهم
    “Kul kabrine konulduktan sonra dostları başucun*dan ayrılırken onların ayak seslerini duyar” [14]
    Ebû Hureyre’den de (Radıyallahu Anh) nakledilen bu ha*disin isnadının sahih olduğu hususunda ittifak vardır [15]
    Ölünün işitmediğini savunanlar bu hadisler için “ölüle*rin kısa bir an duyduğunu” iddia etmişlerdir Fakat Peygamberimizden “kısa bir an duyarlar” diye bir haber de yokken neye dayanarak böyle bir hüküm veriyorlar?! Ayetle bu hadisleri birleştirerek yorum yaparak kısa bir an duyarlar diyolar işinize geldimi yorum geneliktede ayet ve hadislerin zahirine itibar etmeniz ne kadar samimi olduğunuzu gösterir
    ان الميت ليعذب ببكاء الحى
    “Dirilerin ağlamasından dolayı ölü azap çeker” [16]
    Buhârî (ö256/870) ve Müslim (ö261/875) bildirdikleri bir hadis-i şerifte Peygam*berimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: “Meyyit yakınlarının kendisine bağırarak ağlamalarından azap duyar”
    Ölüler kendileri için ağlayanı nasıl işitip azap duyuyor*lar?
    İbn Teymiyye ve talebesi İbn Kayyim’in bu sözlerin*den sonra ölülerin işitmediğini savunanlar, düştükleri zor durumdan kurtulmak için “Onlar da bir insandı Hata etmiş*lerdir Bizim için önemli olan Âyetin zâhirî manasıdır derlerse? Biz de deriz ki: “Böyle söylemiş olmanız sa*vundu*ğunuz görüşlerin kaynağı olan İbn Teymiyye ve İbn Kayyım’ın anlaşılması bu kadar basit olan Âyetin zâhir manasını anlayamayıp hata ettiklerini kabul etmiş olursu*nuz Böylece âlimlerinizin daha karışık ve zor meselelerde de hata edebileceği manasına gelir” Siz de onların takip*çisi olduğunuzdan dolayı birçok konuda hata edebileceği*nizi itiraf etmiş olursunuz
    عن عائشة رضى الله عنها قالت: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: ما من رجل يزور قبر اخيه ويجلس عنده الا استأنس به ورد عليه حتى يقوم
    Hz Âişe’den (Radıyallahu Anhâ) rivâyet edilen bir ha*diste Peygamberimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyuru*yor:
    “Bir adam kardeşinin kabrini ziyaret edip yanına otur*duğunda o kendisini tanıyarak sevinir, verdiği selâma karşılık verir, bu hal kalkıncaya kadar devam eder[17]
    Âişe (Radıyallahu anhâ) şöyle demiştir: “Resûlüllah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) benimle olduğu gecenin so*nunda Bakî mezarlığına çıkar ve:
    السلام عليكم دار قوم مؤمنين واتاكم ما توعدون غدا مؤجلون وانا ان شاء الله بكم لاحقون اللهم اغفر لاهل بقيع الغرغد
    “Müminler topluluğunun yurdu! Es-Selâmü aleyküm! Va’dedilen şey size geldi, yarına ertelendiniz Bizler de inşâallah sizlere kavuşacağız Allah’ım! Bâki Gargad ehline mağfiret et, derdi”[18]
    Muhammed b Hımyer anlatıyor: “Ömer b Hattab (Radıyallahu Anh) Garkad kabristanına uğradı ve:
    Ey kabir sakinleri! Bizdeki haberler şunlardır: Karı*ları*nız kocaya vardı, evlerinize başkaları yerleşti, serveti*niz bölüşüldü! diye seslendi
    Gaipten gelen bir ses kendisine şu karşılığı verdi: Biz*deki havadisler de şu: Dünyadan gönderdiğimiz hayır*ları burada bulduk, Allah (Celle Celalühü) yolunda harca*dıkla*rımı*zın kârlarını aldık, harcamadıklarımızdan ötürü de zarara uğradık[19]
    ......................KAYNAK.............. SELEFİLER VE TASAVVUFÇULARIN GÖRÜŞLERİ

    [1] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz İbn Teymiyye Sıratı’l-Müstakim, kabir ziyaretleri bölümü, Tercüme Pınar Yayınları, s499, baskı: 2004

    [2] İbn Teymiyye, el-Fetâva'l-Kubrâ, Kıyâmet-Ahiret, sayfa, 207, Hakikat Yayınları Ahmed İbn Teymiyye Harraninin vesikalarından

    [3] İbn Teymiyye Külliyâtı, c:4, s:240, 8 ciltlik, Tevhid Yayınları (1998)

    [4] Minhat’ül-Vehbiyye, Fir’reddil ale’l-Vahhabiyye, s 15, 2000

    [5] Buna göre rivâyeti Mürsel olmuş oluyor Sahâbe’nin irsâli ise (küçük bir şaz topluluk dışında) Mürsel’i kabul etmeyerlerce de makbûldür Kaldı ki bu irsâl Sahâbe’den olmakla haydi haydi makbûldür

    [6] Tirmizî, Cenâiz, 60; Mu’cem, 139

    [7] İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 24-362

    [8] Buhârî, Enbiya: 3, no: 3158, 3/1213 Müslim, Birr: 49, no: 2638, 4/2031

    [9] Kemaleddin İbn Humam, Fethul Kadir’den naklen Hamdullah Et’Dacvi El Basair, s:25, İhlas Yayınları Vakfı, 1999

    [10] Tefsir-i Mazherî, cilt: 2, sayfa: 489’da

    [11] Şifâu’s-Sikâm, 162-172, İhlas Yayınları Vakfı, 1995

    [12] Ehvâlü’l-Kubûr, s 132, Daru’l-Kitabi’l Arabî, 2001

    [13] Et-Tevkire, s144-145, Dar’ül-Fikir Yayınevi

    [14] Müslim, “el-Cenne ve sıfatu naîmihâ”, 70; Buhârî, Cenâiz, 67; Ebû Dâvud, es-Sünne, 27

    [15] Begavî, Şerhu’s-sünne, c: 3, s 279, (hno1515)

    [16] Müslim, Cenâiz, 18,19; Buhârî, Cenâiz, 33; Ebû Dâvud, Cenâiz, 29; Tirmizî, Cenâiz, 24

    [17] Zebidî, İthafu’s-Saâde XIV/275

    [18] Müslim, II, s: 669, h: 974; Cenâiz, Kabre girerken ne denir ve ehline nasıl duâ edilir, babı Nesâî, IV, 4, s: 93-94, Cenâiz, Müminlere istiğfar edilmesinin emri, babı

    [19] İbn Ebîd Dünya es-Sem’anî, Kenz, Hayatu’s-Sahâbe, c: 4, s290
    [/B]
    [/SIZE]

    Konu mucahid_tr tarafından (06-03-2009 Saat 23:53 ) değiştirilmiştir.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.