Vahhabileri şok eden kendi alimlerin sözleri

selamun aleykum güzel insanlar şimdi size kendlerine vahhabi denilen şimdiki yeni adları selefilerin görüşlerinin kaynağı olan kendi alimlerinin sözleri ile KENDİ FİKİRLERİYLE ÇELİŞEN onları şok eden kendi alimlerinin sözlerini ayrı ...


  1. Alt 06-03-2009, 22:03 #1
    mucahid_tr Mesajlar: 17
    selamun aleykum güzel insanlar şimdi size kendlerine vahhabi denilen şimdiki yeni adları selefilerin görüşlerinin kaynağı olan kendi alimlerinin sözleri ile KENDİ FİKİRLERİYLE ÇELİŞEN onları şok eden kendi alimlerinin sözlerini ayrı ayrı yazıcam……………………………..................ibn Teymiyye Ölü İşitir Diyor:
    İbn Teymiyye, sorulan bir soruya “Ölünün Kur’ân okumak zikir ve duâ seslerini işitebildiği doğrudur.” demekte*dir.[1]
    .........İbn Teymiyye, ......Ölülerin kabirlerde konuştuğunu ve ken*disine yapılan konuşmaları işittiklerini, söylüyor.[2]
    .........İbn Teymiyye; ......ölülerin görebilmesi ile alakalı Âişe (r.anhâ) ve diğer sahâbelerden birçok rivâyet gelmektedir. Allah’ın dilediği zamanlarda da ruh bedenle bir araya geldi*ğinde, tıpkı bir meleğin yeryüzüne inmesi, birden bir ışı*ğın parlaması ya da uyuyan bir kimsenin bir anda uyan*ması gibi bir anlık bir olaydır. Bu mana birçok rivâyette nakledilmektedir. Mücahid şöyle demektedir: “Bazen ruh*lar defnedildikten itibaren yedi gün kabir içinde oda*larda tutulurlar.” Mâlik İbn Enes şöyle demektedir: “Bana ruhla*rın istediği her yere gidebileceği rivâyeti ulaşmıştır” de*mekte*dir. [3]
    ...............İbn Teymiyye:... Peygamberlerin ve örnek davranış*ları ile tanınmış salih kişilerin mezarlarında zaman zaman görüldüğü söylenen diğer bazı kerâmetler ve olağanüstü tezahürler de böyledir. Mesela bu mezarlara gökten ışık veya melek inmesi, şeytanların veya hayvanla*rın buralara yanaşmaktan kaçınmaları, bu mezar*lar*dan veya çevrelerindeki diğer mezarlardan ateş fışkırması, bu mezarlarda yatanların bazı komşu ölülere şefaâtçi olmaları, bazı kimselerin ölünce on*ların yanıbaşında gömülmeyi istemeleri, bazı me*zarların yanında insanın içinde huzur ve sükun his*setmesi ve bazı ölülere dil uzatanların çeşitli ce*zalara çarptırılmaları gibi önemli tezahür*ler, ko*numuzun kapsamına girmeyen gerçeklerdir.
    Başka bir deyimle gerek Peygamberlerin ve ge*rekse yaşarken iyi davranışları ile tanınmış salih şahsiyetlerin mezarlarında belirebilecek Allah’ın kerâmetleri ile buraların Allah (Celle Celalühü) ka*tında taşıdıkları saygınlık ve değer, çoğu kimsele*rin tasavvurunun üzerindedir. Fakat ısrarla söylediği*miz şudur ki, bütün bu tezahürler söz konusu mezarları, namaz yeri edinmeyi veya tercihli duâ ve ziyaret yeri ola*rak seçmeyi gerektirmez, diyor İbn Teymiyye.[4]
    ..............İbn Kayyım el Cevziyye.......... (Ruh kitabının sayfa 19’)da Ha*san b. Sabbah Zaferani der ki:İmâm Şafi’ye sor*dum. O da: “Kabirde Kur’ân okumanın hiçbir sakın*cası yoktur”, sözünü naklediyor. ………………………………...................................... .................................................. ........ibn teymiyyeni.........…ehli sünet alimleri tekfir etmiş tir . devletin atadığı kadı ve alimlerin huzurunda mahkemede istiğase nin haram olduğu görüşünde ısrar ediyor fakat bir insan dua ederken peygamberinin hürmetine...hatrına... şeklinde dua da aracı kılarak Alaha dua etmesini caiz olduğunu yani eski görüşünü deyiştirdiğini talebesi ibn kesir yazıyor
    el-Bidâye ve’n-Nihaye107 ini sene başlığının Altan 4 satırında c: 14/47, Daru’l-kütübi’l-ilmiyye. 3. baskı Beyrut 1407/1987
    ..............
    İbn Teymiyye (ö.728/1328)’yi görüşlerinin kaynağı ola*rak kabul eden*ler, İbn Teymiyye’nin bu sözü korkusun*dan dolayı söylemiş olabilir derlerse; biz de deriz ki: Siz insanların sözleri*nin zâhirine göre hüküm vermiyor muydu*nuz? Ayrıca İbn Teymiyye korksaydı istiğase’nin haram olduğunu söylemez ve görüşünde ısrar etmezdi. ………………………görüşlerinin kaynağı olan ……………………. Muhammed bin Abdulvahhâb’ın .................zat ile tevessülü kabul ediş şekli
    . Bizim inkâr ettiğimiz şey, bir mahlûka hem de Allah’a edildiğinden daha fazla duâ ediliyor olması, şeyh Abdulkadîr ya da bir başkasının kabrine yönelip sıkıntıların giderilmesi ve isteklerinin verilmesi için saygı ile ondan istekte bulunulmasıdır. Burada nerededir sırf Allah’a duâ etmek? Nerededir Allah’la beraber hiç kimseye duâ etmemek? Ama birisi çıkar duâ ederken “Allah’ım! Ben senden Peygamberlerin ya da Salih kullarının vesilesi ile şunu şunu istiyorum” diye duâ etse, sadece Allah’a duâ ettikten sonra, herhangi bir kabrin ya*nında duâ ediyor olsa bile, bu bizim reddettiğimiz bir şey değildir.[6] diyor. ……………………………………………
    …………………………İbn Teymiyye........ Sekr yani manevi sarhoşluk hakkında bazı büyüklerin bu halde iken söyledikleri şeriat dışı sözlerin¬den bahsediyor günah olmadığını söylüyor. Diyor ki 'bu kişiler hakkında şöyle hükmedilir kişinin aklı haram olmayan bir şeyden gitti ise o zaman ondan sudur eden yasak sözlerden ve fillerden sorumluluk yoktur. ( Mecmûu'l- Fetâvâ, İbn Teymiyye, c.10 / 340)……………………………................................... .................................................. .................................................. .................................................. ..............................................İbn Teymiyye’nin Kerâmetler ile İlgili Görüş*leri..................................... ................
    Allah dostlarının yaptıkları kerâmeti şeytan*dan sayanların âlimlerinden .................İbn Teymiyye şöyle diyor:
    .........Allah dostu zannedilen bazı kişiler kendilerinden mukaşefe sadır olur veya çoğunun yapmadığı harikuladelikler gösterirler. Mesela: İşâretle bir şahsı öldürüvermesi, vasıtasız bir şekilde havalarda uçması, olduğu yerde görülmesine rağmen aynı zamanda Mekke’de ve benzeri yerlerde görülmesi, su üstünde yürü*mesi, tasını boşlukta tutarak içine su doldurması, bilinmeyen yerler*den gıda alması, zaman zaman insanların gözlerinin önün*den yok olması, uzaklardan kendisini yardıma çağıranın yardımına, bulunduğu yerden yardım etmesi, çalınan bir malın nereye saklandığını hiç aramadan haber vermesi gibi harikulade şeyler.
    Bütün bu saydığımız şeyleri yapmakta olmaları veli olduğunu göstermez, ispatlamaz. Gerçek evliyanın kanaati odur ki; bir kimse havada uçsa su, üstünde yürüse gene de al*datıcı olabilir. Ve arkasından kayıtsız şartsız gidilmez.
    Fakat bu fevkalâdelikleri göstermenin yanında Allah (Celle Celalühü) Resülüne itaat ettiği de açıkça görünüyorsa, onun yasak ve emirlerini olduğu gibi yerine getiriyorsa böylesinin bir veli olduğuna inanılabilir ve sözleri yerine getirmeye değer bulunabilir. Gerçekte velinin kerâmetleri yukarıda saydıklarımızdan daha büyük*tür. (Havada uçması, bir anda başka yerde gözükmesi, su üstünde yürümesi, yardım isteyenlerin yardımına uzaktanda olsa yetişmesi gibi.)
    Yaptıkları ve söyledikleri Kur’ân ve sünnete uygun düşüyorsa ne kadar güzel. Zira veliler, imânlarının nuruyla bâ*tınî gerçeklerin yüze vurmasıyla, İslâm şeriatına sımsıkı sa*rılmalarıyla bilinir ve tanınırlar.[9]
    Allahu Teâla şöyle buyuruyor:
    “Onlar, O’nun velileri değildir. Onun velileri sadece müttakilerdir. Çokları bilmezler.”(Enfal 8/34)
    İbn Teymiyye aynı eseri sayfa 96’da şöyle diyor: Kitap ve sünnet ehlinin büyükleri ayân beyân ortadadır. Ve onları hiç kimse inkar edemez. Onlardan bir kısmı şunlar*dır:
    Fudayl bin İyad, (ö.189/804) İbrahim bin Ethem (ö.161/777), Ebû Süleyman Dârânî, Marufu El-Kerhi, Cüneyd bin Muhammed Bağ*dâdî (ö.297/909), Sehl bin Abdullah El-Tüsteri (ö.273/886) ve benzeri büyükler. Yüce Allah bunların hepsinden razı olsun. Diyor ibn teymiyye…………………… .............................................ÖLÜ DEN BİR ŞEY İSTEMEK
    .............................İbn Teymiyye dedi ki: Bazı kimselerin Peygamber Efendimizden (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) veya ümmetine mensup salih bir şahsiyetten bir şey dilemeleri ve bu dilekleri*nin yerine getirilmesi çok görülen bir olaydır.[10]
    ................İbn Teymiyye; Böyle bir dileğin yerine gelmesi yanı ba*şında duâ edilen mezarda yatan ölünün kerâmeti olarak sayılabilir.”[11]demiştir.
    İbn Teymiyye böyle bir dilekte bulunmayı doğru bul*mamakla beraber, böyle dileklerin Allah’ın (Celle Celalühü) izniyle kabul olunduğunu, itiraf etmiştir. Şeytandan*dır, demi*yor, Ölünün kerâmetindendir, diyor. İbn Teymiyye’ye tabi olanlar şeytandandır, diyorlar. ………………………………………………………………… ....................Zât ile tevessülü kabul etmeyenlerin itibar ettikleri âlim*lerinden İbn Teymiyye şunları anlatır:
    Esvedül-Ansî, peygamberlik iddiasında bulunduğu za*man Ebû Müslim’i çağırtmış ve ona “benim pey*gamberli*ğimi tasdik ediyor musun?” diye sormuş. “Ha*yır tasdik etmiyo*rum” diye cevaplamış. Bunun üze*rine Esved “Peki Muhammed’in Allah (Celle Celalühü)’ın Rasulü olduğunu kabul ediyor musun?” Elbette kabul ediyorum cevabını alan Esved gazaba gelmiş, bir ateş yakıl*masını ve Müslimin ateşin içine atılarak yakılmasını emretmiş adamla*rına. Bu emri yerine getiren adamları, Müslimi ateşin içinde namaz kılarken gördüler, hiçbir şey olmuyor*muş gibi Ebû Müslim, Allah (Celle Celalühü) Rasulunun vefa*tından sonra Medine’ye gelmişti. Hz. Ömer (Radıyallahu Anh) onu kendisiyle Hz. Ebû Bekir ara*sına oturt*muştu.
    Hz. Ebû Bekir (ö.13/634) (Radıyallahu Anh) hazır bulu*nanlara “Allah (Celle Celalühü)’a hamd olsun ömrüm sona ermeden Allah (Celle Celalühü)’ın Rasulu Muhammedin ümmetinde İbrahim Halilullah gibi ateşe atılıp da kurtulan birini görmeyi bana nasip etti.”[12]
    ………………………….. RABITA HAKKINDA
    İbn Teymiyye şöyle demektedir: “Sen bir şahsı Allah için seversen, doğrudan Allah’ı sev*miş olursun. Sen o şahsı ne zaman kalbinde tasavvur et*sen, Cenab-ı Hakkın sevgilisi olan birisini tasavvur etmiş olursun ve böylece onu sevmiş olursun. Böylece senin Allah için ve Allaha olan mahabbetin daha fazla artmış olur. Nitekim sen ne zaman Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) ondan ön*ceki Peygamberleri ve onların izinden gidenleri hatırlayıp, onları kalbinde veya kafanda tasav*vur etsen senin bu durumun kalbini onlara her türlü nimetleri ve*ren Allahı sevmeye çeker götü*rür. Sen bu insanları Allah için seversen Allah’ın sevgilisi olan zatda seni Allah sevgisine çeker götürür.”[13]
    İbn Teymiyye Sekr yani manevi sarhoşluk hakkında bazı büyüklerin bu halde iken söyledikleri şeriat dışı sözlerin*den bahsediyor günah olmadığını söylüyor. Diyor ki 'bu kişiler hakkında şöyle hükmedilir kişinin aklı haram olmayan bir şeyden gitti ise o zaman ondan sudur eden yasak sözlerden ve fillerden sorumluluk yoktur. [14]
    İbn Teymiyye, El-Kelimu’t Tayyib adlı eserinde s. 109’da bize nerelerde sünnete uygun, nasıl duâ edeceği*mizi göstermek için yazdığı eserde Abdullâh b. Mes’ud’dan rivâyet edilen şu hadis-i şerifi zikretmektedir:
    “Sizden birinizin hayvanı çölde ipinden boşalıp, kaybo*lursa, Ey Allâh’ın kulları hapsedin. Ey Allâh’ın kul*ları hapsedin, diye iki defa seslensin. Zira Allâh’ın yeryü*zünde onu hapsedecek olan hâzır kulu vardır.”
    Tevessül ve istiğâseyi kabul etmeyenlerin zayıf de*diği bu hadisi, itibar ettikleri âlimlerinden İbn Teymiyye bu hadisteki gibi duâ edilmesini sünnete uygun görmüş ki, el-Kelimu’t Tayyib “Sünnete Uygun Duâ” adlı eserine almıştır. İtiraz da etmemiştir. Burada hem zayıf hadisle amel var, hem de Allâh’tan değilde bir başkasından yar*dım isteme var. İbn Teymiyye insanlardan yardım iste*meyi (istigâse) kabul etmezken bu hadisteki gibi “Ey Al*lâh’ın kulları!” diye seslene*rek yardım istemeyi sünnete uygun görmüştür. ...................................... Kaynak........selefiler ve tasavvufçuların görüşleri

    [1] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye Sıratı’l-Müstakim, kabir ziyaretleri bölümü, Tercüme Pınar Yayınları, s.499, baskı: 2004

    [2] İbn Teymiyye Külliyâtı, c:4, s:240, 8 ciltlik, Tevhid Yayınları. (1998)

    [3] İbn Teymiyye, Mecmûu’l-Fetâvâ, 24-362

    [4]İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 378-379, Dârul Marife, Beyrut, tsz. İbn Teymiyye, Sırâtı’l Müstakîm, Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme Pınar Yayınları, s.494-495

    [5] el-Bidâye ve’n-Nihaye c: 14/47, Daru’l-kütübi’l-ilmiyye. Beyrut/1987

    [6] Muhammed bin Abdulvahhab tüm eserleri 3.kısım, s:68 Muhammed bin Suud İslâm fakültesinde Muhammed bin Abdulvahhab haftasında neşrolunmuştur.

    [7] “Saydul-Hatır müminlere öğüt, Ebul Ferec El-Cevzî (İbn Cevzî), Tevhid yayınları, s.99-100, Baskı, 1998.

    [8] İbn Teymiyye Külliyatı, c.1 s.179, Tevhid Yayınları ,1998.

    [9] El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, s. 61-62, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. İbn Teymiyye, Allah (c.c.)’ın velileriyle şeytanın velileri arasındaki fark. S: 73. Pınar Yayınları, 2003.

    [10] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut, tsz. Trc. İbn Teymiyye Sırat-ı Mustakîm Kabir Ziyaretleri bölümü tercüme Pınar Yay. s.493, bsk 2004.

    [11] İbn Teymiyye, İktizâu’s-Sırâti’l Müstekîm, s: 373-374, Dârul Marife, Beyrut, tsz. Trc. İbn Teymiyye, Sırât-ı Mustakîm Kabir Ziyaretleri bölümü, tercüme Pınar Yay. s.494 bsk 2004

    [12] İbn Teymiyye, El-Furkan Beyne Evliyâi’r-Rahmâni ve Evliyâi’ş-Şeytâni, el-Mektebu’l İslâmî, 4.Baskı, Beyrût, 1397. Trc. Allah (c.c.)’ın velileri ile şeytanın velileri arasındaki fark / Pınar Yayınları. 162, -2003

    [13] Mecmûu’l Fetava, c.10 s.608, birinci baskı, 1381.

    [14] Mecmûu'l- Fetâvâ, İbn Teymiyye, c.10 / 340

    Konu mucahid_tr tarafından (06-03-2009 Saat 22:13 ) değiştirilmiştir.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.