Bağrımı yakan ateş nedir, harı hangi bedelin nişanesidir
Gönlüm hasrete ram olurken, firkatine muştuyla bağlanırken, nasıl şikâyet edeyim
Derd-i gamımla demleneyim, lal olan dilimi kanaatin kollarına terk edeyim, kime ne söylerim
Nar olmasa, haşyet kalbimi yormasa, umut gönlümle anlam bulmasa, aşk neye yarar, kelam edin


Seni sen yapan, suhuletini ruhumda uyandıran kimdir
Hangi vaktin gerekçesidir, mazluma ah ettiren, mağdurun çanına tak ettiren an nedir
Gün açmaz, gece hicranıyla sinemden ayrılmaz, hüzün bahçeleri neden şimdi hiç açmaz deyim
Sessizce hasretine kanıyorum, feryat eden hıçkırıklarımı saklıyorum, sabrı aşkta arıyorum, ah edin


Artık çekiniyorum nazar etmekten, fark edilmekten
Kimsenin sualine cevap vermekten, zanları def etmekten, kaygıları felaha erdirmekten, söyleyin
Çaresiz bir dert olur mu, aczime gülen iflah bulunur mu, niyet asliyesinden maada bulunur mu, deyin
Yakan bühtanlarım mı, emele ram olan feryadım mı hakikate kapı aralayan maceram mı merak edeyim


Nasıl bir yolun yolcusuyum, kimden sual edeyim
Vakti saati gelen, bahtıma elveren, gönlümü derdest eden, sancıları sineme zerk edeni, ayan edin
İrademin aczi yetini, aklımın kifayetsizliğini, azmimin absürt halini, yakından temaşa edin ve söyleyin
Kim gelmiş, nefes hangi muradına erişmiş, imtina etmeden kalbim için hikâye edin, ibreti işaretleyin


Şekli yet niyedir, cazibe merkezi kalmak nedendir
Duymayan ve görmeyen, farkın farkına eriştirmeyen meyan nasıl haldir, uzlet neden faziletlidir
Düşünmek kime çaredir, tefekkür etmek, fikre makûs bir melaldir, bilmem ki o akıl hesabın değilmidir
Vakti saadet neden fetret bir mecaldedir, sahralar suskun kaldı, kin ve hamaset paye yaptı, nicedir


Mazlumun sahibi kimdir, neden sahipsiz gibidir
Buruk nefesler arzın her köşesinde feryat içindedir, teslimiyet demek ki erdem değil, bir çiledir
Kimi seçersen seç, hangi lideri takdir edersen, muhakkak ki hakikatin nazarından bir nebze nazar et
Devşirilen vaatler, salkım saçak ortaklıkta dile gelen umutlar, arlanmadan söz verilen nutuklar, şirret


Açma kapını her vuruldukça, muhatabını tanı
Ruhunda taşıdığın yıllara sâri hicranı, dinmeyen sessiz yakarışları, boynunu büktüren o saatleri
Suskunlaşan nazarlarını, içini çektiren o ahu zarını, seni senden koparan onca yediğin vurgunları
Asla bir hiçe sayma, nutuklara aldanıp fakirlik edebiyatı yapma, azim ve irfan sende var oldukça


İnsan şuur ve idrakiyle namdır, itibarlıdır
Adamlık hususunda bir kanaatin farkında olan şandır, kul olmaya yakışır adaydır, aşk niye vardır
Sevdalaşmayan her ne varsa azınlıktır, azim ve mefkûre gayeyi murat için şarttır, insan muazzamdır
Manasına duçar olan en sadıktır, hangi bahaneye baksam, tak iye’nin rantı olacaktır, o ne marazdır



Mustafa CİLASUN