Ne çok sıcaktı, ne de ruhumun yalnızlığına refaket eden bir ayaz vardı
Sanki kalbimin suskun sayfalarında katbolan bir nefeslik aşk hicrandı
Ne ikmal ettiğim tecrübeler, ne muğlaklık yaşatan o hüzünlü haller ardı
Gönlümün yitik mecrasında hakikate muhtaç olmam nedenli manidardı




Ey manasına meftun bırakan, esararlı nidasında savuran aşk nerdesin
Hangi abdin sahnelenen kaderinin insicamında en mübarek bir hecesin
Gönlün yekpareliğinde, latifliğin naifleşen mecalinden edebi marifetsin
Bazen hüzün bazende sürur için tek adressin, bahşedilmiş bir ulviyetsin




Ruhmun açıkdenizlerinde açılmış bir yelkenli misali engin ve zarifsin
Sessizliğin her halinde efsunlaşan bir ğül-i nihalsin, hasretsin, şevksin
İnsan için asla vazgeçilemeyen en zarif bir ülfetsin ve ölümsüzleşensin
Ne tenin, ne nefsin ve ne de emelin marifetisin sen, aktim için meşksin




Ruhumun hicran sayfaları, senin serencamından akseden umutlardır
Sensizlik içinde, ne cennet ve ne de cehennen hakkıyla anılan farktır
Nar bizzat halin manalaşan damlalarında, sevdana açılan hicrandır
Kalbin sahibini anlamak ve bu manada kul olmak aşk için vuslattır




Gülüp geçme bu halime, serdettiğim fakirliğin edebi niteliksizliğine
Mütehassızlık kalbimin suskunlaşan badirelerinde nasip perdesinde
Sinemde uhteleşen melalimi, her vakit titreten aşk hali edep derdinde
On an ve vaki olan bir zaman içinde sessiz ve sakin göçsem sevda ile



Mustafa CİLASUN