Orjinal boyutu icin tiklayin 935x620px.
Bu Son İhtarım…






Ey oğul…
Bilmem ki ne sanırsın
Bilinmeyenler üzerine oynarsın
Zafiyetlerin için garip hesaplar yaparsın
Sanal bir kişilik üzerine verilen ömrü kurgularsın
Açık söyle sen hangi dilden anlarsın, en yakınlarını yorarsın

Sabrımı zorlama
Bir iz bırakmadan kaçarım sanma
Telefonu kapatınca iş biter diyerek avunma
Arızalı bir kişiliğin ve mizacın var, sanal role soyunma
Yanlış ve hatalarında kaderimmiş diyerek gariplik yapma
Ne olduğunu, kim olacağını, varlık sebebini, umutlarını sorgula

Macerayı seviyorsun
Hesapsız aklınla rolden role giriyorsun
Her gün değiştirdiğin kıyafetle beğenileceğini sanıyorsun
Taşıdığın veya gizlediğin aletlerle kimi korkutur, aldanıyorsun
El tokadını yemedikçe hizaya gelmeyeceğine beni inandırıyorsun
Niçin bu kadar sefil ve acındıracak bir hale, yıllardır düşüyorsun

Şayet sen
Böyle yaşamak istiyorsan
İrade benim dilediğimi yaparım diyorsan
Her yaptığım ve tercihim benindir diye sahipleniyorsan
Dünya tek kişilik değil, nesebin ve tabiatın bellidir, bilmiyorsan
İrfanı bir kenara bırakıp, rezil rüsva içinde kalmayı diliyorsan

Bu ana kadar
İlintili olduğun her şeyden
Ve seni sen yapan tüm değerler bütününden
Hısım, akraba, eş, dost, ahbap ve yarenlerinden arınman
Yalnızca seni ilgilendiren bir dünyada yaşamaya adanmalısın
Hürriyet ve emniyeti ne sanırsın, güç ve kudretten anlamaz mısın?

Bu son ihtarım
İkazı çoktan geçtik, tehlikeli sınırdır
Hayli zamandır altını çizdiğimi bizzat söylemiştim
Artık üzerini çizerim, senden geriye kalan her izi silerim
Yok, bilirim, kaza, bela diye sual edenleri teselli eder, geçerim
İrade sahibisin diye her yaptığın yanlışa sessiz kalacak değilim…

Mustafa Cilasun