Seni en sona saklamistim... Varligimin ve yoklugunun sonunda
söylenebilen tek suskunluktun sen... Ömrümün son demlerine
yakisan son sözdün. Ben seni hiç söylemeyecek, yazmayacak,
anlatmayacaktim... Bir sir olmaliydin duvarimdaki suretinle
yalniz benim aramda. Sandallara gül.... gül doldurmaliydin ve bir
bir tutusturup denize salmaliydin ben sonlardan sana selam edince...


Uçurumlar esiginde dururum bir an. Yanik bir türkü olur
dudaklarimda; eski, çok eski bir gülüs gibi kalan.. Geçtigim ve
belki de geçmedigim o yollardan yeni asklar gelir simdi çiglik
çigliga... Elleri titrer hasretin vuslatlarin koynunda.. Bir ben
böyle ne diyecegini bilmez kalirim ortalarda... Bir ben böyle
bunalmis, bikkin...


Turuncu balkonlu evlerin pencerelerinde yine her mevsim taze çiçekler
kalsin.. Bana düsen son suskunluk, bana düsen son yalan (da)
burada denize hiç kavusamamis nehirlerin kederi ile yasansin...


Kaçinilmaz yoklugumun kiyisindan ben simdi dünyada benden
hatira bilinecek olan son sözleri yazdim. Sana adanmis bir
yürekten baska neydim?


Var olmayan sana yana yana yoklugumun girdabina kapildim.. Ah!
Ask! Bu mudur hep senin alinyazin!


Siirler, okunmaya vakit bulunmamis kitaplar bas ucumda duran...
Çantamdaki bahar.. defterlerin arasinda unutulmus güller, postada
mektuplar...


Uzakta bir sehrin issiz kaldirimlarinda unutulmus, ayaklar
altinda yipratilmis onurlu hatiralari askin... ahh dallari
agaçlarin... Dalgalarin selamini dallarda serçelere getiren
yanlis rüzgârlar da bu matemli sessizlige katilsin...


Ve bir gül olsun yanginlardan arta kalan! Bu sehir yansin, hiç
acima!
Ve ardimdan yalniz cevapsiz sorularim aglasin...
Sevdamin adi,
Kaderde sakli,
Kalsin!
Iste sana son sözüm bu,
Sen benim tek yalanimsin...

*alıntı*