Kimyevî Kamuflaj Ustaları   Konuyu açan: kipchak   İlk Mesaj: 05-31-2008 (19:07)   Son Mesaj: 05-31-2008 (19:07)    Cevap: 0    Gösterim: 1114  

    05-31-2008

    Kimyevî Kamuflaj Ustaları

    Kimyevî Kamuflaj Ustaları
    Prof.Dr. Abdullah AKBULUT


    Gerek tür ve gerekse fert sayısı bakımından böcekler hayvanlar âleminde rakipsiz sayılabilir. Bu durum, Yaratıcı’mızın onlara bahşetmiş olduğu üreme kabiliyetleri ve en zor şartlarda bile hayatta kalmalarına vesile olan fizyolojik ve anatomik hususiyetlerinin neticesidir. Çok sayıda yumurta bırakmaları, cinsiyet nispetinin çoğunlukla dişilerin lehine olması ve fazla sayıda nesil vermeleri onların en büyük avantajlarıdır. Küçük boyda oldukları ve uçabildikleri için kolayca kaçabilme veya saklanabilmeleri, çok farklı gıdalarla beslenebilmeleri, olumsuz çevre şartlarına dayanabilmeleri veya daha uygun yerlere göç edebilmeleri, zehir veya pis koku salgılayarak korunabilmeleri ve vücutlarındaki su kaybını en aza indirecek şekilde yaratılmış olmaları da onları canlı kalma bakımından farklı kılan hususiyetleridir.

    Hususi cihazlarla donatılmış olan böcekler, düşmanlarından korunurken çok değişik savunma davranışları sergilemektedir. Böceklerin kendilerini korumalarında; aktif olarak düşmanlara saldırma, bir objeye veya düşmanlarına benzeyerek gizlenebilme, organizmalar arasındaki kimyevî haberleşmeyi ve yapıyı taklit edebilme gibi davranışlar, büyük önem taşımaktadır. Bunlar içerisinde, bilhassa kimyevî iletişimi ve yapıyı taklit etme kabiliyeti (kimyevî kamuflaj), son yıllarda araştırıcıların dikkatini çekmiş ve tabii organik bileşiklerin detaylı bir şekilde incelenmesiyle önemli tespitler yapılmıştır.

    Akılsız ve şuursuz olmalarına rağmen sosyal böcekler olarak isimlendirilen, karıncalar ve bal arılarının sahip oldukları sosyal sistemlerini sürdürmelerinde hususi yapıdaki kimyevî kokulara önemli roller verilmiştir. Değişik zamanlarda ve farklı yoğunluklarda salgılanan kimyevî kokular, farklı faaliyetlerin gerçekleştirilmesine vesile olmaktadır. Meselâ, karıncalara, gıdaları buldurulduktan sonra yuvaya dönerlerken geçtikleri yol üzerine vücut sonundaki salgı bezleri vasıtasıyla kimyevî işaretler koymaları ilham edilmiştir. Yuvadaki diğer işçilerin de, aynı yolu takip ederek besin kaynağını bulmalarında bu işaretler yardımcı olur. Birkaç dakika içerisinde tesiri geçen bu iz kokularının sürekli yenilenmesi gerekir. Diğer taraftan, koloniye yaklaşan bir tehlike sezildiğinde, farklı yapıda alarm kokuları salgılanmakta, tehlike diğer fertlere anında duyurularak çok kısa sürede o ortamın terk edilmesi sağlanmaktadır. Bal arısı kolonilerinde de kimyevî maddeler yoluyla besin kaynağını işaret etme ve tehlikeyi haber verme davranışları görülür. Ayrıca, ana arının genetik programına kodlanmış bilgiyle sentezlenen bazı hususi kimyevî maddeler de mevcuttur. Bu kokular vasıtasıyla da işçi arıların yumurtalıklarının gelişmesi engellenir. Üreme kabiliyeti olmayan bu işçilere, sadece kovan içi ve dışındaki faaliyetleri yerine getirme vazifesi verilmiştir. Bu uçucu kimyevî maddeler, birçok koloni faaliyetlerinin düzenlenmesi yanında, aynı kolonideki fertlerin birbirini tanımasında da rol almaktadır. Tıpkı bir parola gibi kullanılan bu hususi kimyevî maddeleri taşımayan hiçbir yabancı böcek kovana giremez.

    Bazı böcek türleri, farklı gruplara mensup olmalarına rağmen, koloni halinde yaşayan sosyal böceklerin yuvaları içerisinde barınabilirler. Sahip oldukları bu yaratılış hususiyetleriyle hem içinde misafir oldukları koloni üyelerini avlarlar, hem onların besin kaynaklarından istifade ederler, hem de kendi düşmanlarından korunacak güvenli bir mekânda yaşamış olurlar. Böyle yaşayan böceklere "inquilin" adı verilmektedir. İnquilinler, sosyal böceklerin kolonilerine girip, orada yaşayabilmek için morfolojik benzerlik ve davranış mekanizmalarından başka, koloniyi oluşturan türün bazı kimyevî salgılarını da taklit etmek zorundadırlar. Aksi takdirde, koloni üyeleri tarafından tanınacaklarından, hemen reddedilirler ve dışarı atılırlar.

    Karınca inquilinleri
    Kelebek türlerinden Aloeides dentatis (Lycaenidae)'in birinci ve ikinci dönem lârvaları bağımsız olarak yaşarken, üçüncü dönemden altıncı döneme kadar olan daha gelişmiş lârvaları, bir karınca türü olan Acantholepis capensis'in yuvalarında yaşamaktadır. Koloniye dahil olan kelebek lârvaları, gün boyunca yuvada kalmakta ve gece beslenmek için dışarı çıkmaktadır. Çok farklı bir gruptan olmalarına rağmen, besin arama gezisinde karıncalar, kelebek lârvalarına ayrım yapmaksızın eşlik etmekte ve aynı zamanda düşmanlarına karşı korunmalarına hizmet etmektedirler. Gaz kromatografisi ile yapılan analizlerde kelebek lârvalarında, karınca lârvalarınınkine benzeyen kimyevî maddelerin bulunduğu ortaya konmuştur.

    Benzer bir kimyevî kamuflaj davranışı, bir sinek türü olan Microdon albicomalus (Syrphidae) lârvalarında da görülmektedir. Karınca lârvaları üzerinde avcı olarak beslenen M. albicomatus lârvaları, yuvada rahatsız edilmedikçe bağımsız olarak yaşamakta, hatta karınca lârvaları gibi işçi karıncalar tarafından taşınmaktadırlar. Vücut duvarındaki hidrokarbon bileşiklerinin kimyevî analizi yapıldığında, M. albicomatus lârvalarının hidrokarbon modelinin konukçu karınca türü olan Myrmica incompleta pupasının molekül yapısına çok benzediği belirlenmiştir.

    Termit inquilinleri
    Termit inquilinleri de karınca yuvalarında olduğu gibi, kimyevî kamuflaj yoluyla termit yuvalarına girerler. Termit inquilinlerinin, konukçularının vücut duvarındaki epikutikular hidrokarbon bileşiklerinin yapısını taklit ettikleri belirlenmiştir. Bir karınca türü olan Hypoponera eduardi ile termit türlerinden Reticulitermes santonensis ve R. grassei arasındaki münasebet de, bunu açıkça göstermektedir. H. eduardi, termitleri avlayarak beslenmesine rağmen termit yuvasına girerken hiçbir saldırgan davranışla karşılaşmamaktadır. Hem avcı, hem de av olan türlerde, uyumlu bir şekilde, benzer kimyevî moleküllerin (alkanlar) bulunması, termitlerin karıncalara toleranslı davranmalarında rol oynamaktadır. Karınca-termit münasebetinde, vücut duvarı benzerliğinden tamamen farklı bir kimyevî kamuflajın da söz konusu olduğu belirtilmektedir. Alifatik alkoller (3-octanol, 2-undecanol)'e sahip termit avcısı olan bazı karıncalar, termit galerilerine girdiklerinde, onlarda alarm davranışı ortaya çıkarmamaktadır. Halbuki, keton ve aldehit üreten aynı cinse mensup karıncalar, termitlere yaklaştıklarında, 1-5 mm'lik mesafede alarm davranışının sergilenmesi beklenmektedir

    Arı inquilinleri
    Bal arısı inquilini olan kelebek türlerinden Acherontia atropos, bal arısının vücut duvarında bulunan lipitlerden sadece palmitoleik asit, palmitik asit, oleik asit ve stearik asit gibi bileşikleri taklit ederek bal arısı kolonisi içerisine girebilmektedir. Bunları ihtiva eden, A. atropos'a koloniye giriş esnasında gözcü arılar tarafından saldırı olmamaktadır. Böylece inquilin, kovana girerek, oradaki nektar ve polenle beslenmektedir. Kovan sakinleri ve yabancılar, normalde bal arıları tarafından kolayca ayırt edilebilmektedir. Sadece, bu özellikle donatılan inquilinler, bal arıları tarafından birer yabancı olarak değerlendirilmemektedir. Sun’î maddelerle yapılan biyolojik deneyler de bu şekildeki bir münasebette, yağ asitlerinin önemli olduğu anlaşılmıştır.

    Karınca, termit ve bal arısı gibi sosyal hayat sürdüren böceklerin kolonilerinde yaşayan ve normalde koloni fertleri tarafından reddedilmesi beklenen inquilinlere bahşedilen bu kimyevî kamuflaj davranışı hepimizi hayrete düşürmektedir. Akılsız ve şuursuz böceklere sergilettirilen bu kendilerini gizleme davranışının hikmetini tam olarak anlayabilmek için ekolog ve entomologlara daha çok iş düşeceğe benzemektedir.

    ____________

    Kaynaklar
    - Dettner, K. and C. Liepert, 1994. Chemical Mimicry and Camouflage. Annu. Rev. Entomol., 39: 125-150.
    - Önder, F., 2004. Bitki Zararlılarının Ekolojisi ve Epidemiyolojisi. META Basım Matbaacılık Hizmetleri, Bornova, İzmir, s. 81
    [SES]http://www.sizinti.com.tr/dosyalar/sesler/64kbps/314/977.mp3[/SES]




    Kimyevî Kamuflaj Ustaları Yorumları