Kur'anı kerim günümüzde hangi amaçla okunmaktadır ve nasıl okunmalıdır

Yaptığımız gözlem ve tespitler, günümüzde Kur’an-ı Kerim’in müslümanlar tarafından genellikle şu amaç ve niyetlerle okunduğu sonucuna götürmektedir: a. Büyü ya da fal bakmak veya nazardan korunmak: Kur’an’ın bu niyetlerle okunması, ...


Ağaç Şeklinde Aç7Beğeni
  • 4 gönderen HiLaLNuRu
  • 3 gönderen THEHAFIZ

  1. Alt 07-19-2008, 22:59 #1
    HiLaLNuRu Mesajlar: 242
    Yaptığımız gözlem ve tespitler, günümüzde Kur’an-ı Kerim’in müslümanlar tarafından genellikle şu amaç ve niyetlerle okunduğu sonucuna götürmektedir:

    a. Büyü ya da fal bakmak veya nazardan korunmak:

    Kur’an’ın bu niyetlerle okunması, toplumumuzda maalesef yaygındır. Büyü ya da fal bakmak için Kur’an okumak ya da bazı âyetler yazmak, onun gönderiliş amacıyla asla bağdaşmamaktadır. Büyü ya da fal bakanlar, bir anlamda Kur’an’ı bilgisiz insanları sömürmede bir araç olarak görmektedirler. Bu durum, Kur’an’a yapılacak en büyük bir haksızlıktır.

    b. Şifa niyetiyle hastaya okumak:

    İslâm’ın hasta olanlar için önerisi, doktora gitmek, ilaç kullanmak ve ancak tıbbın imkânlarının yetersiz kaldığı hastalıklar karşısında ise şifa vermesi için ALLAH’a duâ etmektir. Kur’andan bazı âyetlerin tıbbın çaresiz kaldığı hastalıklar için okunması, kişiye psikolojik bir rahatlama sağlayabilir. Ama aşırıya gidilerek Kur’an âyetlerinin muska şeklinde farklı biçimlerde yazılması ve Kur’an’ın gönderiliş amacının dışına çıkılarak yanlış niyetlere âlet edilmesi asla uygun değildir.

    c. Ölülerin ruhlarını şad etmek:

    Çocuklarının Kur’an öğrenmelerini isteyen veliler, genellikle kendileri öldükten sonra arkalarından ruhlarına Kur’an okuyacak birilerinin bulunmasını amaçlamaktadırlar. ‘Öldükten sonra çocuğumuz hiç olmazsa ruhumuza en azından bir Fatiha okur’ düşüncesi toplumumuzda yaygındır. Oysa bizim yetiştireceğimiz çocuğumuzdan önce ölüp ölmeyeceğimizi kimse bilemez. Bu anlayış, Kur’an-ı Kerim’in gönderiliş amacı açısından uygun değildir. Bunun yerine; ‘Çocuğum okusun, dinini öğrensin, ALLAH’ın kullarına gönderdiği Yüce Kitab’ı anlasın, onun gereklerini yerine getirerek dünya ve âhiret mutluluğuna erişsin ve bize de duâda bulunsun’ düşüncesi daha doğru ve mantıklıdır.

    Ölülere Kur’an okuma konusunda ALLAH (c.c.) şöyle buyuruyor: “Bil ki sen ölülere işittiremezsin, arkalarını dönüp giderlerken sağırlara da daveti duyuramazsın.” (Neml 27/ 80)

    Kur’an-ı Kerim’in sırf ölülerin ruhlarını şad etmek amacıyla okunmasını eleştiren şair Mehmet Akif ERSOY bu düşüncesini şu dizeleriyle dile getirmiştir:

    Ya açar Nazm-ı Celil’in, bakarız yaprağına

    Yahud üfler geçeriz bir ölünün toprağına

    İnmemiştir hele Kur’an bunu hakkıyla bilin

    Ne mezarlıkta okunmak, ne de fal bakmak için

    Hz. Peygamber ve sahabeden ölülerin ardından Kur’an okunmasını tavsiye eden sahih bir rivayet yoktur. Ancak bu geleneğin başlatılma nedeni muhtemelen şu düşünce olabilir: ‘Okunan Kur’an’dan okuyan ve dinleyenler birşeyler öğrenerek faydalanırlarsa, buna sebep olan ölü şahıs elde edilen sevaptan yararlanabilir.’ Yani asıl olan, dirilerin Kur’an’ı anlamalarıdır. Özellikle kabirlerde ya da cenaze meclislerinde duygu yoğunluğu zirveye ulaşmaktadır. Ölenlerin haline bakarak dünyevî zevklerinden soğuyan bir insan, tabii olarak bir nefis muhasebesi yapmaya başlar. Duygularının yoğunlaştığı o anda okuduğu ya da dinlediği Kur’an’ın mesajları, onun gönlünde derin izler bırakır. Bu da kişinin Kur’an’ı anlamasıyla ilgili bir durumdur. Gerçi anlamasa bile bir duygu yoğunluğunun yaşandığı doğrudur. Ancak buradaki espri, o anda ölenin durumundan ibret alma konumunda bulunan sağ kişilerin Kur’an’ın mesajlarından etkilenmeleridir. Örneğin mezarlıkta okunan namaz, oruç, zekât ve sadaka ile ilgili emirlerle, ya da zulüm, zina, hırsızlık, ahlâksızlık, yolsuzluk ve insan hakları ihlâli gibi yasaklarla ilgili âyetler, okuyana ve dinleyene âdeta şu mesajı vermektedir: ‘Şu ölen şahsın durumunu dikkate al ve hayatının kalan kısmını, kaçıp uzaklaşmanın mümkün olmadığı şu sonucu düşünerek tamamlamaya çalış.’ Aksi halde ölüler için artık Kur’an’ın söyleyecegi hiçbir şey kalmamıştır. Çünkü Kur’an dirilere indirilmiş ve onlara belli sorumluluklar yükleyen bir kitaptır.

    Daha önceden dünyadan göçüp giden yakınlarının ruhunu şad etmek için ücretle hatim okutma geleneğinin de Kur’an’ın gönderiliş amacıyla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Yanlış niyetlerle Kur’an okumayı yasaklayan Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmaktadır: “O Kur’an’dan yüz çevirmeyin. Yanlış yorumlarla taşkınlık yapmayın. Onu karın doyurmaya ve ticarete âlet ederek onunla zenginleşmeye kalkışmayın.” [2]

    Ölen bir yakına sevap bağışlanacaksa ve bunun gereğine inanılıyorsa, başkalarına ücretle Kur’an okutmak yerine, bizzat kişinin kendisinin Kur’an âyetlerinden okuyup sevabını bağışlaması ya da içinden geldiği gibi duâ etmesi daha doğrudur.[3]

    d. İbadetlerde gerekli olduğu için okumak:

    Bildiğiniz gibi, Kur’an’ı okumak başlıbaşına bir ibadettir. Ayrıca namaz gibi diğer bazı ibadetlerin yerine getirilmesinde de Kur’an okumak şarttır. Onsuz namaz olmaz. Bu yüzden her müslümanın namazını kılacağı kadar Kur’an’dan âyet ve sure ezberlemesi farz kabul edilmiştir.

    e. Sevap kazanmak:

    Kur’an’ın diğer ibadetler dışında okunması sevaplı bir iştir. Hem de okunan her cümlesine, her kelimesine ve hatta her harfine sevap vardır. Sevabın miktarı, okuyanın okuduğunu anlamasıyla orantılı olarak artacaktır. Onun mesajını anlamaya çalışmadan sadece sevap kazanma niyetiyle Kur’an okumak, bir yönüyle faydacılıktır. Kur’an-ı Kerim sırf sevap defterimizi kabartalım diye inmemiştir. O bize sorumluluk yüklemektedir. Amacımızı sadece sevap kazanmaya yoğunlaştırmak, onun bize yüklediği sorumluluklarımızı gölgeleyebilir. Dolayısıyla Kur’an okuduğumuzda elde edeceğimiz sevabın onu anlama derecemize bağlı olduğu bilinmelidir.

    f. Okuyarak ya da dinleyerek zevk almak:

    Kur’an, diğer kitaplardan farklı olarak, anlaşılmasa bile okuyana ve dinleyene manevi bir zevk ve mutluluk vermekte, onun çok yüce duygular yaşamasını sağlamaktadır. Bir anlamda gündelik hayatın sıkıntıları karşısında insanı rahatlatan psikolojik bir terapi etkisi göstermektedir. Öyleyse zaman zaman sesli olarak Kur’an-ı Kerim okumak ya da dinlemek hem bir ibâdet hem de müslümana iç huzur sağlayan bir mutluluk vesilesidir.

    g. Mesajını anlamak için okumak:

    Kur’an’ın ruhuna ve gönderiliş amacına uygun olan asıl okuma budur. Özellikle son yıllarda bu amaçla Kur’an okuma oranında önemli bir artış gözlenmektedir. Bazı gençlerimiz, ceplerine rahatlıkla sığabilecek ebatta Kur’an tercümelerini, sorumluluklarının bir gereği olarak yanlarından hiç eksik etmemektedirler. Temennimiz, bu amaçla Kur’an okuyanların sayılarının artmasıdır. Nitekim Hz. Peygamber bizlere “Kur’an’ı okuyun ve onun prensiplerini yaşayın”[4] tavsiyesinde bulunmuştur. Hz. Peygamber’in tavsiyesi ortada iken, bazı müslümanların özelliklere gençlere; ‘Siz Kur’an-ı anlayamazsınız, dolayısıyla herhangi bir hoca gözetiminde olmadan Kur’an okumanız doğru değildir’ şeklindeki telkinleri, dinî ve mantıksal temelden yoksun gözükmektedir. Elbette her bireyin Kur’an’ın tamamını metin ya da mealden kendi imkânlarıyla doğru olarak anlaması beklenemez. Ancak her müslümanın, kendi ilmi birikimi ve akli kapasitesi ölçüsünde Kur’an’dan öğrenip anlayabileceği çok şey vardır.

    Kur’an-ı Kerim ALLAH kelamı olduğu için, saygı duyulması gereken bir kitaptır. Ancak ona duyduğumuz saygı, onu anlamamıza engel olmamalıdır. Kur’an’ı kutsamak, onu saygıyla yüceltmek, sanki onu dünya işlerine bulaştırmamak şeklinde algılanmaktadır. Oysa Kur’an dünyaya ait bir kitap olduğu ve insanların dünyalarını bir düzene koymak için gönderildiği bilinmelidir.

    Henna, trabbun, 3rd eng ve 1 diğerleri bunu beğendiler..
  2. Alt 02-16-2009, 10:36 #2
    THEHAFIZ Mesajlar: 135
    Alıntı:
    Kur’an-ı Kerim ALLAH kelamı olduğu için, saygı duyulması gereken bir kitaptır. Ancak ona duyduğumuz saygı, onu anlamamıza engel olmamalıdır. Kur’an’ı kutsamak, onu saygıyla yüceltmek, sanki onu dünya işlerine bulaştırmamak şeklinde algılanmaktadır. Oysa Kur’an dünyaya ait bir kitap olduğu ve insanların dünyalarını bir düzene koymak için gönderildiği bilinmelidir.


    Zaten bir şeyi hayatınızdan çıkarmak istiyorsanız, bunu iki şekilde başarırsınız,
    Ya çok yücelterek ulaşılmazlara kaldırıp hayatın dışına itmek,
    Ya da çok değersizleştirip tu-kaka ilan etmek.
    Batı Kur'ana ikinci muameleyi yapıp kaybederken, acıdır ki müslümanlar da birinci madde ile Kur'andan uzak tutuldu asırlarca.
    Bir şeyi değerli kılmak demek, O'nu HAYATIN İÇİNE ÇEKMEK DEMEKTİR..
    Hayatlarını Kur'ana şahit tutarak yaşayanların adedi çoğaldıkça umudumuz da çoğalmakta..
    Hamdolsun

    Henna, trabbun ve muhabir bunu beğendiler.
  3. Alt 07-09-2009, 01:06 #3
    turanka Mesajlar: 4
    hilal nuru yazdıkların gözlem için teşekkür ederim keşke bu sayfayı butün müslümanlara yada internet kullanıcılarına ,o da olmazsa ,cami cemaatine en azından imamlara okutup uygulatabilsek herşey daha güzel olacak inan

  4. Alt 07-29-2009, 01:19 #4
    trabbun Mesajlar: 6
    Şimdi ,
    Ben çevremde cok insanlar bilirimki sende bir kez hatim indirir (Allah kabul etsin )
    Ama meal okudun mu desen ?belki ömründe bir defa yada hiçtir:(
    Şu durumda acaba meal okumak mı daha hayırlıdır? yoksa arapça mı? arapça bilmeyen bir toplum olduğumuz -minicik bir azınlık dışında - ve okuduğumuzu anlayamayacağımız aşikar...
    Cuma toplantılarında ,ramazanlarda ve özel gecelerde sıklıkla kuran okumayı adet edinmemiz hoşda TÜrkçesinide yabana atmasak?

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.