Sevgili okuyucular...
Bu seferki yazımda sizlere Avrupa Mahkemesinin 8 Mart 2011 tarihinde (Gerardo Ruiz Zambrano; C-34/09) vermiş olduğu bir kararı aktaracağım. Bu karar çok önem taşımasına rağmen medyada fazla ilgi görmedi fakat birçok kişiyi de yakından ilgilendiriyor.


Yazımın ilk kısmında sizlere Avrupa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden bahsedeceğim, çünkü birçok kişi bu iki mahkemeyi karıştırmakta. Sonraki kısımda yukarıda belirtmiş olduğum kararı çevirip ve önemini belirteceğim.

Avrupa Mahkemsi (‘Europäischer Gerichtshof’) vs. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (‘Europäischer Gerichtshof für Menschenrechte’)...

Avrupa Mahkemesi’nin (EUGH) makamı Luxemburg’dur. Bu mahkeme Avrupa Birliği’nin en yüksek yasama organıdır. Mahkemenin en önemli görevlerinden biri Avrupa Hukukunu yorumlamaktır.

Diğer bahsetmiş olduğum mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (EGMR), Avrupa İnsan Hakları Konseyini temel almıştır. Bu mahkemenin makamı Fransa’nın ‘Strassburg’ şehrindedir. Dolayısıyla bu mahkeme Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’ndan bir maddesi ihlal edildiği zaman aranmaktadır. Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu (EMRK) tüm Avrupa Konseyine katılan ülkeler imzaladılar. Bu ülkelerin yanı sıra bazı başka ülkelerde bu konvansiyona katıldılar (örneğin Türkiye Cumhuriyeti de bu konvansiyonu imzaladı). Yukarıda belirtmiş olduğum mahkeme ile kolay ayırabilmeniz için kısa bir örnek vermek istiyorum: Örneğin bir kanun, anayasa maddesi veya bir mahkeme kararı v.s. Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu’ndaki bir maddeyi ihlal ediyorsa bu durumda EGMR’e konuyla ilgili olan ülkeye karşı dava açabilirsiniz.


Aşağıda belirteceğim olan karar Avrupa Mahkemesi’nin vermiş olduğu bir karardır.

‘Gerardo Ruiz Zambrano’ kararı...
Avrupa Birliği olan ülkelerinin vatandaşları bu birlikten dolayı özel haklara sahiptir. Fakat bu verilen haklar Avrupa Birliği vatandaşları kendi ülkelerinde yaşadıkları zaman kısıtlanıyordu. Bu politikayı bilinçli veya bilinçsiz tüm Avrupa Birliği Ülkeleri uyguluyordu.

Yerleşme Özgürlüğü’nü örnek verecek olursak: Bu özgürlük Avrupa Birliği ülkeleri vatandaşlarına hem serbest meslek olsun, hem işçilere Avrupa Birliği bölgesi içinde meslek ya da işlerini yapabilmeleri ve ikamet edebilme hakkı tanır. Fakat bu hak Avrupa vatandaşının kendi ülkesinde kaldığı için örneğin Avusturya bu özgürlüğü kendi vatandaşları Avusturya’da yaşadığı zaman tanımıyordu.

Fakat yukarıda belirtmiş olduğum karar ile Avrupa vatandaşlığının yanlış yorumlanıldığı anlaşıldı. Avrupa vatandaşlığından dolayı bir ülke kendi vatandaşı olan bir çocuğun babasına (baba üçüncü ülke vatandaşı) ülkede kalmayı ve o ülkede çalışabilmeyi izin vermelidir. Şayet buna izin vermez ise bu durumda Avrupa vatandaşı olan çocuk Avrupa birliğince verilmiş haklarından kısıtlanmış ve ihlal edilmiş olur. Bu hak hatta kişinin hiç başka bir Avrupa ülkesinde yaşayıp da serbest dolaşım hakkını (‘Freizügigkeit’) elde etmediyse bile vardır.

Özetlemek gerekirsek bu kararı: evlilikte olan kanunca 21 yaş talebi yerleşme özgürlüğüne karşı gelmektedir. Ya da Avusturya vatandaşı ile evlenen bir kişiden Avusturya’yı terk edipte kendi ülkesinden vize baş vuruşu yapılması istenilemez v.s..

Şu bilinmelidir ki Avrupa Hukukunun önceliği vardır. Kısacası Avusturya kanununa göre olan bu talepler Avrupa Hukukuna karşı gelmektedir ve aslında uygulanamaz.

Saygılar...

RAA Mag.
Mahmut Şahinol