Mahkemeler ihkakı hak eden yerlerdir. Yani adaletten taviz vermeyen, mazlumun ve masumun hakkını ve hukukunu her halükarda koruyup muhafaza eden tarafsız kurumlardır.
31 Mart'ta Mahmut Şevket Paşa komutasındaki birlikler, İstanbul'da isyanı bastırarak haklı ve haksız bir çok insanın ölümüne sebep olmuştur. İsyan bastırıldıktan sonra Hurşit Paşa riyasetinde mahkemeler kurulmuştur. Bu mahkemeler o zaman divan-ı harb-i örfi adıyla kurulan mahkemelerdir. Bu mahkemeler 31 Mart olayında suçluları, isyankârları ve canileri muhakeme ederek cezalandırmak üzere kurulmuştur.
Fakat durum karışık, ortalık müşevveş olduğundan, isyankârlar ve canilerle beraber bir çok masumlarda cezalandırılıp idam edilmiştir.
İşte muazzez Üstadımız divan-ı harb-i örfide muhakeme edilirken, mahkeme heyetine cevap vermeleri için sualler soruyor. Sorduğu sualin biri de, “Bir masumu idam etmek mi? yoksa on caniyi affetmek mi? daha zarardır?” diyor.
Yani canileri bulup cezalandırmak için kurulan bu mahkeme; acele edip, titiz davranmayarak veya bazı telkinatla ve iftiralarla çok masumları telef ve idam etmiştir. Belkide isyankârların ve canilerin çoğu yakalanamamış ve ceza görmemişlerdir. Netice olarak Üstadımız, şunu demek istiyor: Canileri yakalayıp cezalandırma bahanesiyle bir çok masum ve mazlum zarar görüp cezalandırılmaktadır.
Soruyorum sizlere? Suçsuz bir masumu idam etmek, on caniyi affetmekten daha tehlikeli, daha mesuliyetli ve adalet noktayı nazarından daha ağır ve zalimane bir karar değilmidir.? O halde sadece zalimler ve caniler cezalandırılmalıdır. Bu ise; ciddi bir muhakeme ile mümkündür. Yani yaşın yanında kuruyu da yakmak adalete, şeriata ve insafa sığmaz.
Sorularla Risale | Bir Masumu İdam Etmek mi, Yoksa On Caniyi Afvetmek mi, İfadesinin İzahı Nasıldır?