Gıybet (Zehirli Diller)

GIYBET NEDİR? GIYBET; bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmak; başka bir deyimle kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi din kardeşimizin arkasından konuşmaktır. Türkçe'de bu kavramın karşılığı olarak "dedikodu" ve ...


Ağaç Şeklinde Aç1Beğeni
  • 1 gönderen (cennet)

  1. Alt 06-14-2012, 16:13 #1
    (cennet) Mesajlar: 113
    GIYBET NEDİR?

    GIYBET; bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şekilde konuşmak; başka bir deyimle
    kendimize söylendiği zaman hoşlanmayacağımız bir şeyi din kardeşimizin arkasından konuşmaktır. Türkçe'de bu kavramın karşılığı olarak "dedikodu" ve "çekiştirme" kelimeleri kullanılır.
    Gıybet, insan ve insanla ilgili bir takım şeyler üzerinde olur. Kişinin bedeni, nesebi, ahlakı, işi, dini, elbisesi, evi, bineği…. Dedikodu konusu olabilir.
    Muhammed Peygamber(sav) "Gıybet nedir bilir misiniz?" diye sordu. Yanında bulunanlar: "Allah ve onun elçisi daha iyi bilirler" dediler. "Gıybet, kardeşini onun hoşlanmadığı bir sıfat ile vasıflandırmaktır." buyurdu. "Kardeşimde söylediğim sıfat bulunuyorsa?" diye sorulduğunda: "Söylediğin sıfat eğer kardeşinde bulunuyorsa gıybet etmiş olursun, bulunmuyorsa iftira etmiş olursun." buyurdu. (Tirmizî)
    Başkalarına kardeşinin ayıplarını anlatmak onun hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek demek olduğundan, ancak dil ile söylemek haram olmuştur. Kaş-göz işareti yapmak, imâ, işaret ve yazı gibi gıybet anlamı ifade eden her hareket de gıybettendir. Meselâ elle birisinin uzun veya kısa boyluluğuna işaret etmek, bir şahsın ayıpları hakkında yazı yazmak gıybettir. Gıybeti tasdik etmek de gıybettir. Gıybet yapılan yerde susan kişi gıybete ortak olmuş olur. Diliyle gıybetçiye karşı duramayanın kalbiyle inkâr etmesi gerekir. (İmam Gazzâli, Zübdetü'l-İhya, Trc: Ali Özek, İstanbul 1969, 362, 363). Allah Resulü şöyle buyurur: "Bir kimse yanında hakarete maruz kalan bir mümine gücü yettiği halde yardım etmezse, Allah o kimseyi kıyâmet gününde insanların önünde rezil eder" (Tebarâni).

    Gıybetin sebepleri:
    1. İntikam duygusunu tatmin,
    2. Arkadaşlara muvafakat,
    3. Gösteriş ve büyüklük; başkalarını küçültme, kendini büyütme,
    4. Kıskançlık,
    5. Hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya serilmesi,
    6. Küçük düşürmek için alay

    Gıybetten korunmak için kişinin öncelikle kendi kusurlarıyla uğraşması gerekir.

    Şuralarda gıybet câizdir:
    İslam uleması gıybet ve ifşanın hangi durumlarda caiz veya gerekli olduğu konusunda önemli açıklamalar yapmışlar, hatta kitaplar yazmışlardır. Bu açıklamalarda caiz olan durumlar şöyle sıralanmıştır:
    1. Haksızlığa uğrayan bir kimse, hakkını alabileceğini, zulmü engelleyebileceğini umduğu şahıslara durumu anlatabilir.
    2. Dine ve ahlaka aykırı bir davranışını gördüğü kimsenin bu durumunu gören ve bilenler, düzeltmesi muhtemel olan kimselere aktarabilirler.
    3. Dince yanlış davrandığına inandığı bir kimsenin davranışını, dini bilen bir kimseye (mesela müftüye) anlatarak doğru bilgi (fetva) alma teşebbüsünde bulunabilir.
    4. Halkı korumak, onlar için hayırlı olacağı kanaatiyle ilgililere bildirmek için ayıplar ve günahlar açıklanabilir; bazı durumlarda bu caiz değil, gerekli (farz) olur. Mesela hadis rivayet edenler içinde yalancılığı, ahlak ve dindarlık bakımından gevşekliği bilinen kimselerin bu durumları açıklanır ki, uydurma hadis rivayeti engellensin. Keza mahkemede şahitlik edecek şahısların da "yalan söylemekten çekinmeyeceklerini gösteren" kusurları hakime bildirilir.
    5. Bir kimse diğeri ile evlenmek, ortak veya komşu olmak, ona bir şeyi emanet etmek, onunla bir iş yapmak, ondan din ilmi öğrenmek... istediğinde kendini korumak isteyen taraf, karşı tarafı tanıyan birisine "onun nasıl bir kimse olduğunu" sorarsa, bildiği kusurlarını açıklaması gerekir.
    6. Kamu görevinde istihdam edilen bir kimse ya buna ehil değilse veya görevini kötüye kullanmaktan çekinmeyeceğini gösteren bir günahı ve ahlaki kusuru varsa, bunları bilen kimse, o şahsın amirine –kamuyu korumak maksadıyla- durumu bildirmekle yükümlüdür.
    7. Günahını ve kusurunu gizlemeyen, açıkça yapan ve gösteren kimsenin bu davranışlarını konuşmak, haram olan gıybete girmez.
    8. Bir kimsenin "topal, kel, kör, köse" gibi bir lakabı varsa ve o kimseyi anlatmak (tarif etmek, tanıtmak) için bunları zikretmek gerekiyorsa mesela "Topal Osman" denir ve bu haram olan gıybete girmez.

    Gıybetçinin günâhtan kurtulması için pişmanlık duyması, tövbe etmesi, gıybetini yaptığı kimse ile helâlleşmesi gerekir.
    (Söz taşıyan Cennete girmez) demek, günahının cezasını çekmeden, yahut affa, şefaate kavuşmadan giremez demektir. (Gıybet eden Cehennemlik) demek, sevapları günahlarından az olursa, gıybet Cehenneme götürür demektir. Gıybet edenin sevapları, gıybet edilenin defterine yazılır.
    ODUNUN ATEŞİ YAKTIĞI GİBİ GIYBETTE SEVAPLARI ÖYLE YAKAR…
    Gıybetin zararını düşünmeli! Gıybet sebebiyle, sevaplarının gideceğini, hatta gıybet ettiği kimsenin günahlarını da yükleneceğini bilmelidir!
    Bir kimse, başka birine kırgınsa, onu kötülemeye çalışır, gıybetini eder. Başkasına kızıp da kendini Cehenneme atmanın ahmaklık olduğunu bilen, gıybet etmez. Gıybet etmekle, ona zarar vermiş olmuyor, kendini felakete atıyor. Üstelik sevmediği kişinin günahlarını alıp, yerine kendi sevaplarını veriyor.
    Bazen topluluktakileri memnun etmek, onları güldürmek için gıybet edilir. İnsanları memnun etmek için, Allahü teâlânın gazabına maruz kalmayı istemek ne kadar yanlıştır.

    GIYBET İLE İLGİLİ AYETLER;
    Hucurat (49/12) “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”
    Nisa (4/112) “Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur.”
    Nur (24/4) “Namuslu kadınlara zina isnadında bulunup, sonra (bunu isbat için) dört şahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artık onların şahitliğini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdırlar.”
    Nur (24/5) “Ancak bundan sonra tevbe edip ıslah olanlar müstesnadır. Allah çok bağışlayıcı ve merhametlidir.”
    Nur (24/15) “Çünkü siz bu iftirayı, dilden dile birbirinize aktarıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız şeyi ağızlarınızda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz olduğunu sanıyorsunuz. Halbuki bu, Allah katında çok büyük (bir suç) tur.”
    Nur (24/16) “Onu duyduğunuzda: "Bunu konuşup yaymamız bize yakışmaz. Hâşâ! Bu, çok büyük bir iftiradır" demeli değil miydiniz?”
    Nur (24/23) “Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadınlara zina isnadında bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardır.”
    Ahzab (33/58) “Mümin erkeklere ve mümin kadınlara, yapmadıkları bir şeyden dolayı eziyet edenler, şüphesiz bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmişlerdir.”
    Saff (61/7) “İslâm'a çağırıldığı halde Allah'a karşı yalan uydurandan daha zalim kim olabilir! Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.

    GIYBET İLE İLGİLİ HADİSLER;
    (Miraca çıkarıldığımda, bakırdan tırnaklarıyla yüzlerini ve göğüslerini tırmalayan kimseler gördüm. "Bunlar kim" dedim. Cebrail aleyhisselam, "Gıybet ederek insanların etini yiyen, şahsiyetlerini zedeleyen kimselerdir" dedi.) [Ebu Davud]
    "Miraç gecesi göğüslerinden asılmış bir takım erkekler ve kadınlar gördüm. Bunun üzerine Cebrail Aleyhisselam'a sor¬dum:
    "Bunlar kimlerdir, ey Cibril? Cebrail aleyhisselam:
    "Bunlar, dilleri ile çekiştirip yüzünden de alay edenlerdir; Bu, "Dili ile çekiştirip yüzünden de alay eden kimsenin vay haline" ayetinin tecellisidir." dedi.
    Katade, çoğunlukla kabir azabı; gıybet, nemime ve idrar¬dan korunmamak üzere üç şeydendir, der.
    (Kıyamette bir kimse, sevap defterinde, yapmadığı ibadetleri görür. "Bunlar seni gıybet edenlerin sevaplarıdır" denir.) [Harâiti]
    (Bir cemaat içinde bulunurken, bir kimse hakkında gıybet edildiğini görürsen, o kimse için yardımcı ol. Ve cemaatı da ondan men etmeye çalış veya oradan kalk git.) [İ.Ebiddünya]
    (Din kardeşinin yüzüne söylemekten hoşlanmayacağın şey gıybettir.) [İbni Asakir]
    (Bir kimsenin yanında din kardeşi gıybet edilir de, yardıma muktedirken ona yardım etmezse, Allahü teâlâ o kimseyi dünya ve ahirette rezil eder.) [İbni Ebiddünya]
    (Bir kimsenin malı az, çoluk çocuğu çok, namazı güzel olursa ve müslümanları gıybet etmezse, kıyamette onunla yan yana oluruz.) [Hatib]
    (Falancanın boyu kısadır) diyen birisine, Peygamber efendimiz, (Bu sözün denize atılsa, denizi kokutur) buyurdu. (Tirmizi)
    (Kıyamette, sevap defteri açılan bir kimse, "Dünyada iken, şu ibadetleri yapmıştım, burada yazılı değil" der. "Onlar, silinip gıybet ettiklerinin defterlerine yazıldı" denir.) [İsfehani]
    (Gıybet edeni dinleyen de günahta ortaktır.) [Taberani]
    (Gıybetten sakının; çünkü gıybet zinadan daha şiddetlidir. Kişi zina edip tevbe eder de, [bir daha yapmazsa], Allahü teâlâ onun tevbesini kabul eder. Gıybet edilen, gıybet edeni affetmedikçe, affolmaz.) [İbni Ebid-Dünya, Deylemi, Taberani, Beyheki, Tergib ve Terhib, İ. Şarani, İ. Gazali]

    safinaz bunu beğendi.
  2. Alt 06-15-2012, 15:39 #2
    Ziyaretci
    Misafir Mesajlar: n/a
    Sessiz ve sinsi bir yangını haber veriyorum size. Görünmez bir depremin enkazını resmediyorum. Nefeslerimizle harladığımız, hece hece alevlendirdiğimiz bir yangını körüklüyoruz ağzımızda. Dilimizin her kıpırtısında ürkütücü fay hatlarını tetikleyen zelzeleler büyütüyoruz odalarımızda. Sevaphanemizi yakıyoruz dilimizle. İyiliklerimizi yerle bir ediyoruz dudağımızla. Kendi duruluğumuzu bulandırdığımız, kardeşlerimizi küçük düşürdüğümüz, doğrularımızı eğrilttiğimiz, yüzümüzü de sözümüzü de ikileştirdiğimiz “fiskos bombaları” döşüyoruz ağzımıza, aramıza, yuvamıza, sokağımıza…

    Alıntı : Söz Yangını , Senai Demirci

  3. Alt 06-15-2012, 16:26 #3
    Ziyaretci
    misafir Mesajlar: n/a
    Gıybet ;
    Tedavisi olmayan Hastalık gibi bir şey , yapışıyor gitmek bilmiyor , önce zevk veriyor ,sonra pişmanlık yaratıyor.
    Arkalarından konuşarak ; hoşlanmadığımız insanlara sevaplarımızı verip , bir de onların günahlarını yükleniriz ,
    Neden ?
    Bir anlık sinir , kıskançlık , heves uğruna ,
    İçimizdeki patlamaya hazır volkanları akıtıp , rahatlamak isteriz ,
    Oh be rahatladım şimdi deriz ,
    Üzerimizden büyük bir yük kalkar ,
    Bir nebze de olsa vicdanımızı rahatlatmak için yüzüne de söylerim deriz ,
    Aslında söyleyemeceğimizi de biliriz ,
    Aklımıza bile getirmeyiz , bir anlık hevesimizin , rahatlamamızın ,
    Ebedi hayatta bizi nasıl yakıp kavuracağını ,
    Kendi dillerimizle kendimizi yakmayalım ,
    Tutalım şu dillerimizi ,
    Binbir güçlükle kazandığımız sevaplarımızı kimselere yedirmeyelim ,
    Yedirmediğimiz gibi kimsenin günahlarını da yüklenmeyelim ,
    Herkes kendi günahlarının cezasını çeksin ,
    Kıyamet gününde hiç kimseyle hesaplaşmak zorunda kalmayalım ,
    Hele de sevmediğimiz insanlarla karşılaşmayalım bile ,
    Dilimizin ucuna geldikçe yutalım ,
    Yutalım ki kurtuluşa erelim ,
    Yutalım ki Sonsuz huzura kavuşalım ,
    Tutalım şu dillerimizi ,

    (cennet)

Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.