Çift Cinsiyetlilik Üçüncü Cins

Kuranda bu cinsiyetlerden söz edilmekte midir? İslamın eşcinselliğe bakışı nedir? Bu kişilerin İslam anlayışında durumu nedir? Fıkıh kitaplarımızda "hunsâ" diye bilinen ve kendisinde erkeklik ile dişilik organlarının birlikte bulunduğu veya ...


Ağaç Şeklinde Aç4Beğeni
  • 1 gönderen safinaz
  • 2 gönderen candanag
  • 1 gönderen alptraum

  1. Alt 04-27-2012, 15:59 #1
    safinaz Mesajlar: 3.348
    Kuranda bu cinsiyetlerden söz edilmekte midir?
    İslamın eşcinselliğe bakışı nedir?
    Bu kişilerin İslam anlayışında durumu nedir?


    Fıkıh kitaplarımızda "hunsâ" diye bilinen ve kendisinde erkeklik ile dişilik organlarının birlikte bulunduğu veya ikisinin de belirli olarak bulunmadığı kimseler ile cinsiyetlerini değiştirenlerin dini durumlar son zamanlarda sıklıkla sorulmaya başlandı. Bu neviden bir soru listesini maddeler halinde ve vaktimin el verdiği ölçüde cevaplandıracağım:
    1. Benim bilgime ve soruşturmalardan aldığım sonuca göre yaratılıştan (biyolojik ve fizyolojik özellikleri itibariyle) kadın olan bir kimse ameliyatla erkek, erkek olan bir kimse de ameliyatla kadın olamıyor; yani bazı organların kestirip aldırsa ve bazı organlarında değişiklik yaptırsa da bütün fonksiyonlar ve özellikleri ile cinsiyet değiştiremiyor ve hele hele erkek iken kadına dönüştürülüp de çocuk sahibi asla olamıyor, keza kadın iken erkeğe dönüştürülüp de bir kadını hamile bırakamıyor.
    2. Allah Teala Kitabında insanoğlunu, ya erkek veya dişi olarak yarattığını bildiriyor, bu iki özelliği birden taşıyan bir üçüncü insan nev'i yarattığını bildirmiyor. Şu halde fıtraten (yaratılıştan) insan ya erkektir yahut da dişidir. Bu iki cinsiyetin belirleyici organ ve işaretlerini birlikte taşıyanlar, ikisine birden sahip olanlar, bir manada fıtrata aykırı, sakat, fazlalıklı veya eksiklikli doğanlar gibidir. İnsanın iki kulağı, bir burnu, iki ayağı, on parmağı... vardır; bir çocuk bu organlarında bir fazlalık veya eksiklik ile doğarsa bunu "Allah böyle yaratmıştır, demek ki O'nun yaratışına göre bir insan çeşidi de budur" diye karşılamak yerine, sebeplerini keşfederek -veya keşfetmeyi bekleyerek- anormal kabul etmek gerekecektir.
    3. Yaratılış itibariyle kadın olan kendini kadın gibi, erkek olan da erkek gibi hisseder. Eğer bu hissediş ve karşı cinse yönelik alakada bir değişiklik, bir terslik varsa yine bunu yaratılışa değil, hastalığa, sakatlığa, irsiyet veya eğitimden gelen bir bozukluğa bağlamak ve tedavisi için çareler aramak gerekir. Çünkü normale uymayan anormaldir, düzeltilmesi gereken bir durumdur.
    4. İslam, canlı varlıkların yaratılıştan var ve normal olan özelliklerinin, organlarının, şekillerinin değiştirilmesine izin vermemekte, bunu "Allah'ın yaratışını değiştirmeye kalkışma" olarak değerlendirmekte ve lanetlemektedir. Şayet normal dışı bir eksiklik, fazlalık, çirkinlik, arıza var ise bunun düzeltilmesi (bu manada estetik ameliyat) caizdir, tedavi olarak kabul edilmektedir. Bu genel hükme ve kurala göre biyolojik ve fizyolojik olarak erkek veya kadın olan bir insanın, sırf kendisini karşı cinsten gördüğü, böyle hissettiği, bu yüzden bunalıma girdiği için ameliyat edilerek karşı cinsin bazı özelliklerine ve organlarına kavuşturulması asla caiz değildir, bu tedavi değil, bozma ve dejenere etmedir. Bu yüzden bunalıma girenler, başka sebeplerle bunalıma girenler gibi erbabı tarafından tedavi edilmelidirler. Bir kimse ruh hastalığına tutulduğu için burnunu kurbağa, parmağını akrep zannetse, böyle görüp, böyle hissetse, bu kimseyi tedavi etmek için burnunu veya parmağını kesen bir tabibi ne duydum, ne gördüm, ne de bir yerde okudum!
    5. Doğuştan iki cinsin de bazı organlarını taşıyan kimselere bakılır; bunlardan hangisi fonksiyonlar itibariyle güçlü ve etkili ise kişi o cinsiyette ve o sıfatta kabul edilir, bu durumda diğer fazlalıklar anormal sayılarak ameliyat yoluyla giderilir ve bu, altıncı parmak, üçüncü ayak gibi anormal bir fazlalık olduğundan giderilmesinde dini bir sakınca bulunmaz.
    Gerçekte var olup olmadığını bilmemekle beraber her iki organ ve özelliği eşit olarak taşıyan (hunsây-i müşkil) bir insan bulunursa onun psikolojisi, kendini hangi cinsten gördüğü, saydığı, hissettiği esas alınır ve buna göre işlem yapılır; yani dini bakımdan kendisine böyle davranıldığı gibi tedavi ve ameliyat bakımından da buna göre hareket edilir.
    Eğer doğuştan her iki cinsin de belirleyici organ ve alametlerini taşımayan (bu çeşit hunsây-i müşkil) bir insana rastlanırsa ona da bir önceki maddede olduğu gibi davranılır; hissi ve eğilimi göz önüne alınır.
    Günlük hayat, kılık kıyafet, tesettür, haklar ve borçlar... bakımından da hunsâlara yapılacak muamele, yukarıdaki maddelerde açıklanan sonuçlara, işlemlere ve kabullenişlere göre olacaktır.
    Allah Teala'nın bu gibi kullarına muamelesi, şüphesiz adalet, rahmet ve muhabbet çerçevesinde olacaktır; yeter ki, onlar da diğer kullar gibi iradeleri dahilinde bulunan alanda Allah'a itaat ve kulluktan ayrılmasınlar. Ayrılmaları halinde ise yine muamele, normal olup da günah işleyen kullarınkine eşit olacaktır.

    alptraum bunu beğendi.
  2. Alt 04-28-2012, 17:22 #2
    candanag Mesajlar: 302
    özellikle geçen aylarda bir bakanımızın eşcinselliğin doğuştan gelemeyeceği, bir hastalık olarak tasavvur edilmesi gerektiği görüşü basında baya yer almıştı. çevremdeki kişilerle bu konuda yaptığım mülahazalarda kesin cevap alamayınca internet üzerinden biraz araştırma yaptığımda da doğuştanmı, sonradanmı bu dürtünün geliştiği konusunda beni aydınlatacak net bir cevap bulamamıştım. bilimsel olarak bu durum kanıtlanamadı diye biliyorum ve eşcinsellik kesinlikle doğuştan gelmez görüşünü kolaya kaçan bir yaklaşım olarak değerlendiriyorum. ayrıca bu araştırmamda insanlar dışında hayvanlarda da çeşitli eşcinsellik boyutlarının var olduğunu öğrendim. uzun uzadıya tartışmaların kesin bir sonucu yok sanırım. ama sağlam bilimsel delilleri olan varsa (okuduğu-gördüğü vs.) bizimle paylaşırlarsa sevinirim.

    Not1: okuduğum yazıların çoğunda eşcinsellerin kendisine yöneltilen bu soruya karşılık olarak çoğu, doğuştan buna sahip olduğunu düşünüyor, bir kısmı ise sonradan bu yönelimin gerçekleştiğini söylüyor.
    Not2: diğer bir dikkat edilmesi gereken yön, eşcinsel olmasa bile karşı cinse yakın tavır-duruş sergilenmesidir fıtrat gereği, ama onlar için normal ve duruşları öyle diyebiliriz. Örnek olarak hepimizin çevresinde var olmuştur, görmüşüzdür bi şekilde erkek gibi giyinen sert duruşlu, erkek gibi davranan, kadınlara atfedilen o yumuşak hatlara sahip olmayan kadınların yanında; kadın gibi daha yumuşak davranan, yumuşak konuşan, efemine hareketler içerisinde bulunan erkekler.... anlaşıldı sanırım bu kişilerin de elinde değil bence farklı bir duruş sergilemek, kendi doğalarına aykırı hareket edemiyorlar ve biz (kendimizi normal ve kendi cinsiyetimizin gereklerini yerine getiren şahsiyetler! olarak) bu durumu garipsesek de kendilerinin yüzüne açıkça bunu ifade edemeyiz. Ayrıca belki o insanlar da kendi cinsiyetlerinin gerektiği gibi davranmak istiyorlar da başaramıyorlar bunu... ilginç noktalar bunlar benim için.

    Konu candanag tarafından (04-28-2012 Saat 17:36 ) değiştirilmiştir.
    alptraum ve safinaz bunu beğendiler.
  3. Alt 04-28-2012, 20:51 #3
    alptraum Mesajlar: 38.107
    Blog Başlıkları: 28
    Öncelikle cift cinsiyetli olan kisilerin sadece egilimlerine ya da hislerine bakmak bence dogru sonuc vermeyebilir. Lakin biraz acmak gerekirse yüzü erkege benzeyip sakali biyigi gayet normal cikan ve vcut gelisimide erkek gibi olan fakat cift cinsiyetli bayanlar gördüm. Neden bayan diyorum derseniz bu kisilerin rahimleri var. Yani dogurganlik özellikleri de var. Benim duymadigim ya da görmedigim ise cift cinsiyetli olup iki organlarininda aktif sekilde calisip tercih edebilme gereklilikleridir. Genelde biri aktif olmuyor.

    cift cinsiyetliler ile escinselleri ayri tutmak gerektigine inaniyorum. Lakin bir insan bayansa ve hormonal olarak erkeklik hormonlari daha baskin olabilir. Ya da ayni durum tersi icin olabilir. Biyolojik dengelerle bu kadar oynandigi bir sürec icerisinde iken escinsellik bence cok sasirtmamali. Imani olan ve eger imani olmayan bir insan icinse ahlaken bu duygularini bastirmasi ve kontrol altina alip düzgün bir hayat sürmesi namümkün degildir. Lakin nasil ki bir erkek ya da bayan zina ile sinav a tabii tutuluyorsa, zengin parasi ile, fakir sükrü ve sadakati ile .... ve bu örnekler cogaltilabilir, bu da ayni sekilde bir sinavdir. Belki ölünceye dek bu sinavla zaman gecirecek.

    Medya esliginde gördüklerim ise yabanci diziler de genelde bir escinsel oluyor. Bununda gayet normal oldugu halk a yansitilmak isteniyor. Escinsel olan kisinin bir ask serüveni ve duygusalligi hatta aldatmasi v.b. konular isleniyor. Okullarda escinsellikler ile alakali dersler veriliyor. Eskiden bu mevzu konusuldugunda mevzuyu acan kisi dahi yipratilirken ya da saka lari agir kacarken bugün ise normallik derecesinde egitimsel sunuluyor.

    Bu durumda aile ye önemli bir görev düsüyor. Aile nin cocugunu tanimasi gerekiyor. Kiz cocuklari alingan olur diye odalarina cekilmeleriyle beraber cocuklarindan bi haber olan aileler fazlasiyla mevcut. Erkek cocuklari da disarda olur ailesi yine kontrol etme zamani bulamadiklarini söylerler. Fakat baba aksama kadar calismistir ve tv nin basinda ya da kahveye giderek o yorgunlugunu atmaya calismasi ve annenin dizilerinin önemli olmasi cocuklarini unutmalarina ya da arada bir hatirlayip durumlarini kontrol altina almaya calismalarida yanlis bir davranistir.

    Escinsellik herkeste olabilir. Bu mesele yine kisinin kendisinin degistirme istegiyle gerceklesebilecek bi durum. Eger kisi bu durumu degistirmek isterse degistirir.

    safinaz bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.