GELEN ÇAĞRIYA CEVAP VAR MI?


Günde kaç kez çağrılıyoruz, kimler bizi çağırıyor nerelere çağrılıyoruz ve ne için? Gelen çağırılmalar çağırılana mı fayda sağlıyor, yoksa bize mi? Telefonumuza, cevap vermediğimiz kaç cevapsız arama geliyor, ya da e-posta adresimize her gün ortalama kaç e-posta geliyor ve biz bunların kaçına cevap veriyoruz? Gelen bu çağrı ve mesajların bizim için önemli olanlarına mutlaka cevap veririz, çünki vermemizin bizim kendi yararımıza olduğunu düşünür de veririz. Bir arkadaşımız bizi davet etse bir yere hemen hazırlık yapar gideriz istemesek bile ayıp olmasın, arkadaşım darılmasın endişesiyle. Çağırıldığımız kimi davetlere gitmek için de günler öncesinde hazırlık yaparız. Diğer taraftan ise bir çağrı var ki, işte o çağrı her gün beş vakit hiç eksiksiz olarak bizi yaratan Rabbimizin (c.c), bize değer verip, bizi kendi huzuruna Ezan’ı ile gönderdiği çağrıdır. Kutsal mesajı olan Kur’anı ise Habib-i Ekrem Efendimiz S.A.V Ka’inatı onun hürmetine yarattığı en Sevgililer Sevgilisi ile bize göndermiştir… Peki, biz Rabbimiz tarafından çağrıldığımız bu çağrı ve mesaj’a ne kadar yanıt veriyoruz hiç düşündük mü? Dara düştüğümüz vakitlerde hemen ellerimizi açıp duaya durur, isteklerimizi sıraya koyarız. Rabbimiz, sıkıntımızı al ferahlık ver, bundan sonra her emrini yerine getiririm yeter ki, sen beni bu durumdan kurtar diye duada bulunuruz. O, verir vermeye muktedirdir, vermek O’nun şanındandır “ siz dileyin, ben vereyim “ buyurur. Şüphesiz ki vermek için çağırır. Vermek için isteklerimizi kendisinden istetir. O, vermezse biz alamayız. Biz kullar, Allah’ın çağrısına gönülden, bir cevap vermeliyiz. Kendimizin bu çağrıya muhtaç olduğumuzu bilerek, sıkıntı tokmağıyla kapımız vurulmadan önce... Zira daha geç kalmamak için erken davranmamız bizim, Rabbimiz katındaki kıymetimizi artırır ve bizim asıl gayemiz olan ubudiyet vazifemizi daha da değerli kılar. Ve bir kez daha soralım kendimize. Rabbimizin bize değer verip, bize gönderdiği ilahi çağrı ve mesaja cevap var mı?




Suheyla CEYLAN