Mümin sadece doğruyu gösteren bir harita gibi olmalı"
Mümin sadece doğruyu gösteren bir harita gibi olmalı"
* Müslüman yol levhası gibidir. Sizi arzu ettiğiniz yere götürür. Yol levhası olmak çok kıymetlidir. Çünkü Cehenneme götüren yol levhaları da çok var. Yolları gösteren
levhanın maddi değeri yoktur. Ama gösterdiği istikamet çok mühimdir. Peygamber efendimiz, Eshab-ı kiram için; (Karanlık gecelerde, yıldızlar yol gösterdikleri gibi, Eshabım da, saadet yolunu göstermektedirler. Herhangi birisinin sözlerine tabi' olursanız, saadete kavuşursunuz) buyurmuşlardır.


* Allahü teâlâ bir kuluna hayır murat ederse, onun kalbine sevdiği kullarının sevgisini verir. Bir insanın ehli saadet mi ehli felaket mi olduğu buradan da anlaşılır. En sevdiği kul, Peygamber efendimizdir. Ehl-i sünnet âlimlerimiz, mezhep imamlarımız da Peygamber efendimizin vârisleridir.


* Rasgele su içmediğimiz gibi, rasgele kitap da okunmaz. Ehl-i sünnet itikadı temiz su gibidir. Ehl-i sünnet âlimleri bu suyu, içine pislik bulaştırmadan muhafaza ederek bize kadar ulaştırmışlardır.



* Müslüman demek, hasreti çekilen insan demektir. Bir kimsenin hasreti çekilmiyorsa, son nefeste imanı tehlikededir.


* Bir müslüman, bir müslümanın yanına, herhangi bir iş için, rahat gidemiyorsa, çekinerek gidiyorsa, o kendisinden çekinilen müslümanın son nefesinden korkulur.



*İnsan, ölüme hazırlanırsa, huyu güzel olur. En büyük müjde, mümine ölümü hatırlatmaktır. Müminin ölümü, büyük saadettir. Sevgiliye ancak ölümle kavuşur. Ölümü hatırlamak, ömrü uzatır, çok yaşama arzusu ise, ömrü kısaltır. Böyle biri, üç şeye hasret gider. Topladığına doymaz, umduğuna kavuşamaz, ahiret yolculuğu için yeterli hazırlık yapamaz.


*Din büyüklerinin naklettikleri ve talebelerine nasihat olarak bildirdikleri bir formül var; “Allahü teâlânın ve insanların sana nasıl davranmasını istiyorsan, sen de insanlara öyle davran” diye. Bir kimse, bu formüle göre hareket ederse, hem kendisi, hem de çevresindekiler rahat eder, huzurlu olur. Zaten mertlik demek, herkes ile iyi geçinmek demektir.


*Müslüman kibirli olmaz. Kimseye sıkıntı vermez. En büyük tehlike, kibirlenmektir. Dünyada verilen bazı payelerle kibirlenen, sonunda perişan olur. Kalbinde zerre kadar kibir olan Cennete giremez. Hiç kimse elbise veya etiketinden dolayı makbul olamaz. Müslümanın şerefi, ilim ve edep sahibi olmasıyladır.


*Kim toprak gibi mütevazı olursa, her nimete kavuşur. Bir parça yükselse, su o toprakta durmaz. Büyüklerin feyz ve bereketine kavuşmak için toprak gibi mütevazı ve rahmete kavuşmak için de toprak olmak lazımdır.


*Mümin, toprak gibi, su gibi, hava gibi olmalıdır. Herkese akıl veren değil, yol gösteren olmalıdır. Kısacası mümin, Peygamber efendimizin; (En kıymetli amel, elinden ve dilinden kimsenin incinmemesidir) buyurduğu gibi olmaktır.


Osman ünlü