Şarkılarda isyan ve tekfir..

Şarkılarda isyan ve tekfir.. Şarkılarda isyan ve tekfir.. "Yıllardır soruyorum bu soruyu kendime; Allah'ım bu dünyaya ben niye geldim?" "Yazıklar olsun, yazıklar olsun! Kaderin böylesine yazıklar olsun!" "Ben mi yarattım, ...


Ağaç Şeklinde Aç5Beğeni
  • 2 gönderen {{şura}}
  • 1 gönderen 3rd eng
  • 1 gönderen {{şura}}
  • 1 gönderen altun

  1. Alt 08-08-2009, 01:10 #1
    {{şura}} Mesajlar: 697
    Şarkılarda isyan ve tekfir..
    Şarkılarda isyan ve tekfir..
    "Yıllardır soruyorum bu soruyu kendime; Allah'ım bu dünyaya ben niye geldim?" "Yazıklar olsun, yazıklar olsun! Kaderin böylesine yazıklar olsun!"
    "Ben mi yarattım, ben mi yarattım? Derdi ıztırabı ben mi yarattım? Günah zevk olmuşsa, vefa yorulmuşsa, düzen bozulmuşsa, ben mi yarattım?"

    Bazı şarkı sözleri bunlar. Mevzu ise, böylesi Rabb'in hükmüne, kadere inkâr ve isyan kokan sözlerin yer aldığı şarkıları, türküleri dinlemenin dinî hükmü. "Sanat sanat için midir?"den "İslamî eğlence ve müzik" anlayışına ve onun sınırlarına, "elfaz-ı küfr" yani insanı küfre sokan sözlerden, onun lazımı sayılan "tekfir"e kadar uzayan çok çeşitli yönleri var bu konunun. Soru sadece tekfir ile sınırlandırıldığı için, cevabı da o çerçevede tutmaya çalışacağız.

    İman, en genel anlamda kalbin tasdiki ve dilin ikrarı ile sabit olan, izhar edilen bir olgudur. İman edilen şeyleri pratik hayata yansıtma, literatürdeki isimlendirmesi ile "amel" ise, ehl-i sünnete göre imanın göstergelerinden "olmazsa olmazlarından" değildir. İslam düşünce tarihinde uzun tartışma ve müzakerelere konu olan bu husus, aslında iki cümle ile geçiştirilecek kadar basit değildir. Onun için gazete makalesi içinde mevzunun bu yönüne girmeye gerek yok; fakat cevabın sağlam bir zemine oturtulması için bu kadarlık olsun meselenin hatırlanması şart.

    Kâmil manada iman etmiş bir insan, Allah'ın ezelde takdir buyurduğu müsbet veya menfi hiçbir şeye karşı gelmez. Klasik söylem içinde "gassalın elinde meyyit gibi" kendini kaderin suları içine bırakır ve yüzer. Yunus diliyle Rabb'in Cemalinden veya Celalinden gelen vefaya da, cefaya da safa nazarıyla bakar ve hayatını itiraz etmeden yaşar. Fakat bu, cebriyeciler misali iradeyi bütün bütün nefy ve inkâr anlamını taşımaz. Mümin hadiselere mazi açısından böyle baksa da geleceğe iradesi açısından bakar. İster cüz'i irade, ister meyelan, isterse meyelanda tasarruf deyin, son tahlilde kâmil mümin düşünceden amele kadar her şeyini iradesi ile belirler, tercihini kendisi yapar. Zaten ahirette mesul tutulmanın, cennet veya cehennemi hak etmenin, dünyanın ahiret adına bir imtihan meydanı olmasının sırrı da buradadır.

    İşte kâmil ve şuurlu mümin, Rabb'in külli ve muhit ilmiyle tesbit buyurduğu ve neticede kaderini inkâr, O'na isyan anlamını taşıyan sözleri ağzına almaz, alamaz ve almamalı. Zira inanç, bir müminin sahip olduğu en önemli definesidir ve onun her şeye rağmen korunması gerekmektedir.

    Bunları çeşitli saiklerle dile getirenler, tekfir edilebilir mi meselesine gelince; öncelikle tekfir, başkasını İslam inancına aykırı inanç, söz ve davranışlarından dolayı kâfirlikle itham etme demektir. Bu alabildiğine basit, çalakalem ve herkesin verebileceği bir hüküm değildir. Halk tabiriyle "ince eleyip, sık dokunması" gerekli olan bir alandır o.

    İki; nesir, nazım yoluyla dile getirilen inkar ve isyan kokan düşüncelerin uzadığı noktayı bilip-bilmeme, bu çerçevede hükme varırken dikkate alınması gereken ikinci husustur. Zira "lüzum-u küfr değil, iltizam-i küfr, küfrü gerektir." Yani dıştan bakıldığında insana kâfir dedirtecek söz ve davranışları söyleme/yapma değildir, insana kâfir damgasını vurdurtacak olan. Aksine söylenen söz ve yapılan davranışın küfür olduğunu bilme, inanma ve benimsemedir. Dolayısıyla bu tür sözlerin yer aldığı şarkıları, türküleri söyleyenlerin belki de hepsi veya büyük çoğunluğu bu manada meselenin farkında değillerdir. Kaldı ki bunları kaleme alanların içinde bulundukları halet-i ruhiye de ayrıca düşünülmeli. Nitekim bunlar, lihikmetin başa gelen musibetlerden bunalmış bir ruh halinde dile getirilmiş olabilir.

    Üç; ilk paragrafta iktibas ettiğimiz veya "Gülmeyecek bu yüzü neden verdin ya Rab! Ya birazcık neşe ver, ya beni baştan yarat!" ya da ""Mevlam birçok dert vermiş, beraber derman vermiş. Bu onulmaz yareme, neden ilaç vermemiş?" vb. sözler, inkâr ve isyan zaviyesinden ele alındığında hepsi aynı seviyede değildir.

    Sonuç olarak, mümin böylesi her tarafından şüphe kokan ortamlardan uzak durmalı ama bunlardan dolayı da besteci, güfteci, yorumcu ve dinleyicisi ile hiç kimseyi tekfire yeltenmemelidir.


    Unnecessary ve 3rd eng bunu beğendiler.
  2. Alt 08-08-2009, 01:28 #2
    3rd eng Mesajlar: 675
    Aynen katiliyorum ,zaten olaya bu yönden bakilirsa çogu şarkida kadere isyan ve küfür mevcut.bunlari sölemek imani zedeliyor diye düşünüyorum.

    {{?ura}} bunu beğendi.
  3. Alt 08-08-2009, 01:54 #3
    {{şura}} Mesajlar: 697
    evet aynı zamanda da ağzımızdan çıkan kelimeler dua olarak yükseliyor...

    bunları seslendirenler acaba cenneti kazanmışlardamı istemiyorlar...

    SÜBHANNALLAH..

    3rd eng bunu beğendi.
  4. Alt 08-08-2009, 02:37 #4
    3rd eng Mesajlar: 675
    galıba bırazada şirke gırıyor

  5. Alt 08-08-2009, 20:51 #5
    altun Mesajlar: 885
    haklısınız bazı şarkılar isyan kelimeleri içeriyor
    dinlediğimiz şarkılara dikkat etmemiz gerekiyor
    allah razı olsun

    3rd eng bunu beğendi.
Kullanıcı isminiz: Giriş yapmak için Buraya tıklayın

Bu soru sistemi, zararlı botlara karşı güvenlik için uygulamaya sunulmuştur. Bundan dolayı bu kısımı doldurmak zorunludur.