Osmanlida ki harem hakkinda yazilan ve cizilenleri göz önüne alirsak bu konuda islam hakkinda da epey küfre giden yazi ve duruslarida görmüsüzdür.

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz gercek harem hayatini anlatiyor. Iste Osmanlida olan gercek harem ;

Osmanlida Harem

1-HAREM NE DEMEKTİR?

Harem, 'Girilmesi yasak olan yer' anlamındadır. Mekke ve Medine'ye gayrimüslimler giremediğinden her ikisinde birden 'Haremeyn' adı verilmektedir.

Osmanlı zamanında evler ve devlet adamlarının konutları demek olan saraylar, harem ve selamlık diye ikiye ayrılmıştı. Girilmesi yasak olan harem kısmı kadınların ikametine tahsis edilmişti.

HAREM ÜÇE AYRILIR

1. Kısım Hareme Medhal kısmıdır ki, burada dârüssaâde ağası ve Harem ağalarının emri altındaki erkek köleler istihdam olunmaktadır.

2. Kısım, asıl Harem'de yaşayan kadınefendilerin, şehzade haremlerinin, padişahların ve padişah ailesi mefhumu içine giren herkesin hizmetçisi durumunda olan cariyelerdir. Bunların padişahların karı koca hayatı ile ilgileri yoktur.

3. Kısım, asıl Harem'de yaşayan ve 'padişahın ailesi' kavramı adı altında toplanan kişilerdir.

2- BATILI YAZARLARIN HAREM'LE İLGİLİ KİTAPLARI GERÇEKLERİ YANSITIYOR MU?

Harem'le ilgili Batılı yazarların yazdıkları hayal ürünü ve de gerçek dışı olayları 1960'lı yıllarda Harem'in restorasyonunda görev alan Mualla Anhegger'den dinleyelim:

Harem Padişahın dilediği kadınla yatması için düzenlenmiş bir kurum değil. Mimarisi bile buna göre düzenlenmemiş. Padişahın cariyeleri görebilmesi ve aralarından birini seçebilmesi mümkün değil. Harem bir üniversite gibi düşünülmüş. Cariyeler ise öğrenci. Çünkü cariyeler köle değil Padişahın cinsel kölesi hiç değil. En doğru deyim, cariyenin padişahın evlatlığı olduğudur.

Haremdekiler son derece iyi yetişmiş, terbiye edilmiş, zeki ve yetenekli kimseler. Onların da amacı devlet kademesinde yükselmek.

3- BATILI RESSAMLARIN HAREM TASVİRLERİ HAYAL ÜRÜNÜ MÜDÜR?

Harem'le ilgili bazı kitaplar ve dergilerde yayınlanan çıplak resimlerin aslı esası yoktur ve Batılı ressamların hayal kuvvetlerinin mahsulüdür. Padişahın süt banyosu yaptığını, cariyelerin ortasında çırılçıplak poz verdiğini gösteren resimler uydurmadır. Hubânnâmed'de kayd edilen ve bir doğum sahnesini canlandıran resim, Osmanlı kaynaklarındaki en açık olanıdır.

Türkiye'yi ziyaret eden seyyahlardan çoğunun Türkçe'yi bilmemeleri, gayrimüslümlerden dinledikleri kulaktan dolma hikayeler bu tür yanlış resimlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur.

4- SARAY'DAKİ CARİYELERİN HEPSİ PADİŞAHLARIN HANIMLARI MIYDI? DEĞİLSE GÖREVLERİ NELERDİ?

Harem mektebinde yetişen cariyeler 2 gruba ayrılır:

1- Asıl Harem’in ve padişah ile ailesinin hizmetlerini gören cariyeler grubu ki, haremde sayıları bazen 400-500’e ulaşan cariyelerin %90’ını bunlar teşkil etmektedir. Bunların, Harem’in ve padişah ile karı-koca hizmetlerini yerine getirmek dışında herhangi bir şekilde padişah ile karı-koca hayatı yaşamaları mevzubahis değildir.

Saray cariyeleri 4 gruba ayrılır

a- Acemiler b- Cariyeler c- Kalfalar d- Ustalar

2- Padişahın ailesi arasında yer alan gözdeler, ikballer ve kadınefendiler grubu.

5- HAREM’DEKİ CARİYELER EVLENEBİLİRLER MİYDİ?

Cariyelerin evlenmeleri meselesini statülerine göre ayrı ayrı izah etmek gerekmektedir:

1. Grup, padişahlar veya şehzadelerin has odalığı olan cariyelerdir. Padişahlar, kendileri için odalık terbiye edilen cariyelerin hepsiyle münasebet kurmuyordu. Münasebet kurdukları belli sayılarda idi ki, bunların bir kısmı kadınefendi, bir kısmı ikbal oluyordu.

2. Grup olan hizmet cariyeleri, kalfalarve ustalar ise cariyelik süreleri olan 9 yılı doldurduktan sonra âzâd edilir ve ellerine ‘çırağ kâğıdı’ verilerek saraydan gitmelerine izin verilirdi. Ayrılmak istemeyenler sarayda kalırdı.

6- OSMANLI PADİŞAHLARININ EŞLERİ SAYILAN CARİYELERDEN KADINEFENDİLER KİMLERDİR?

Kadınefendiler, Osmanlı padişahlarının bazen 4 kadınla evlenme sınırına riayet ederek nikâh akdiyle evlendikleri, bazen de nikâh akdi yapmadan beraber yaşadıkları ve ancak ‘ümm-i veled’ statüsündeki, yani çocuk sahibi oldukları kadın veya kadınefendi denilen cariyelerdir.

Padişahın ilk kadınına baş kadınefendi denilirdi. Diğerleri de ikinci, üçüncü, dördüncü diye anılır.

Osmanlı Devleti’nin duraklaması, hatta gerilemesinde en büyük rolü oynayan sebeplerden biri de, 100 yıla yakın kadınefendilerin devlet işlerine karışmaları olmuştur.

IV. Mehmed’i idare eden Hatice Turhan Sultan’dan sonra ise bu adalet ortadan kalktı.

7- OSMANLI PADİŞAHLARIN KARI-KOCA HAYATI YAŞADIKLARI CARİYELERDEN İKBALLER KİMLERDİR?

İkballer, padişahların karı-koca hayatı yaşadıkları ve ancak genellikle çocuk sahibi olmadıkları cariyelerdir.

İkballik meselesi, duraklama ve gerileme devri padişahlarının tahta çıktıktan sonra aldıkları kadınlar olarak başlamış, 19. Yüzyılda ise Harem’in itibarlı kadınları arasında yerlerini almışlardır.

İkballer, kadınefendilerin ölüm, boşanma ve benzeri sebeplerle padişahtan ayrılmaları ile terfi ederler. İkballerin hususî maiyetleri vardı ve hizmetlerinde cariyeler bulunurdu.

8- GÖZDELER, PEYKLER VE HAS ODALIKLAR

Padişahın genellikle sayıları 4’ü bulan kadınefendileri, ikballer arasından seçilirdi.

İkballer ise has odalık, peyk veya gözde adıyla anılan cariyeler arasından seçilirdi. II. Mustafa zamanında ikballik müessesi ortaya çıkıncaya kadar kadınefendiler de doğrudan has odalık, peyk veya gözde tabir edilen cariyeler arasından temin edilirdi.

Has odalıklar da peyk ve gözde adıyla 2’ye ayrılırdı. Peyk ve gözdelerin adedi en fazla 4 olurdu. Bunlardan padişahın beğenisini kazananlar ile ondan çocuğu olanlar ikbal veya kadınefendi olurlar.

9 – PADİŞAHLAR İLE HAREM’DEKİ KADINLARI ARASINDA MEKTUPLAŞMALAR OLUR MUYDU?

Meşru dairede padişahların kadınlarına ve Harem’deki kadınların padişahlara veya tam tersine sultanların ve Harem’deki kadınların padişahlara veya damat adaylarına meşru bir tarzda aşk ve muhabbet mektupları yazmaları caizdir.

‘Harem’den Aşk Mektupları’ diye bilinen ve aslında Harem hazinesinde saklı olduğu halde Cumhuriyet’ten sonra ortaya dökülen aşk mektuplarıdır.

Bunlardan en meşhuru Hürrem Sultan’ın Kanuni Sultan Süleyman’a yazdığı mektuptur. Bir diğeri ise I. Abdülhamid’in kadınefendisi Ruhşah’a yazdığı mektuptur.

10- OSMANLI HAREMİ’NDEKİ ERKEK PERSONELİN GÖREVLERİ NELERDİR?

Osmanlı Haremi’ne alınan hadım erkek hizmetçiler 2 guruba ayrılmaktadır:

1- Ak Hadımlar: İslâm hukunda erkeklerin hadım edilmesi yasaklandığından dolayı Osmanlı Devleti’nin genişleme yıllarında İstanbul’a çok sayıda Macar, Alman ve Slav esir getiriliyordu. Daha sonraları Gürcü, Ermeni ve Çekerkezlerden temin edildi. Akağaların en önemli görevi, padişahın mâbeyn daireleri ile Harem dairesini korumak ve gerekli hizmetleri görmekti. Dış göreve atandıklarında vezâret payesi verilir ve genellikle Mısır valiliğine gönderilirdi.

2- Siyah Hadımlar: Fitneye daha çok yol açma ihtimali, teminindeki güçlük ve hadım edilmelerinin zorluğu ve dayanıksız olmaları sebebiyle özellikle III. Murad zamanında Osmanlı Haremi’nde ak hadımların yerini zenci hadımlar aldı.

Harem ağalarının sayıları Fatih zamanında 20’yi, 1517’de 40’ı, 1537’de 20’yi nihayet bu sayı 100’ü geçmesine rağmen, Batılı kaynaklar sadece karalamak uğruna bu sayıyı 800 olarak ifade etmişlerdir.