'avusturya’daki türkler: Uzun zamandan beri burada buna rağmen yabanci'   Konuyu açan: yabanGülü   İlk Mesaj: 02-11-2009 (00:44)   Son Mesaj: 02-11-2009 (00:44)    Cevap: 0    Gösterim: 1450  

    02-11-2009

    'avusturya’daki türkler: Uzun zamandan beri burada buna rağmen yabanci'

    Göç: Bir araştırmaya göre Almanya’da Türkler entegre olamıyor. Avusturya’da da durum bundan farklı değil; eğitim az, işsizlik çok.

    Almanya’da yapılan ve geçenlerde açıklanan entegrasyon konusundaki ilk geniş çaplı araştırma büyük yankılar uyandırdı. Araştırmanın vardığı sonuca göre, Türk göçmenler pek entegre olamıyor ve genellikle devletin üzerinden geçiniyor. Almanya’da doğan Türklerin yüzde 93’ü yine Türklerle evleniyor, üçte biri bir okul bitiremiyor.


    Avusturya’da buna benzer bir araştırma yapılmadı, ancak mevcut verilerin çizdiği tablo Almanya’dakine benziyor.


    Avusturya’da göçmen kökenli 1,4 milyon kişi yaşıyor (ya kendileri, ya da anne veya babaları yurtdışında doğmuş). Bunlardan 250 bini Türk, yarısı Türk vatandaşı.


    Avusturya’daki istatistiklerde yalnız Türk vatandaşı olanlar Türk, onların Avusturya vatandaşı olan çocukları ise Avusturyalı sayılıyor. Bu yüzden Avusturya’da Türk toplumunun tümünü kapsayan geniş çaplı bir araştırma yok.


    Yalnız Türk vatandaşları ele alındığında Almanya’dakine benzer bir tablo ortaya çıkıyor. Eğitim düzeyi ve işsizlik konularında Türkler Avusturyalılar ile Avusturya vatandaşı olmayan diğer yabancılara kıyasla çok daha kötü durumdalar.


    Uzmanlar Avusturya vatandaşı olan Türklerin durumunun da bundan farklı olmadığından yola çıkıyor. Viyana Üniversitesi Gazetecilik Enstitüsü’nden Thomas A.Bauer, Kurier gazetesinin, Viyana’daki Türk ailelerin entegrasyonunu konu alan, ancak henüz açıklanmamış olan bir araştırmaya göz atmasına izin verdi. Bauer, ‘’ İkinci ve üçüncü kuşakta da Türkiye’ye vatan gözüyle bakıyor. Bu insanların iyi entegre olabilmeleri için ne kadar yapısal şart yaratılırsa yaratılsın, kendilerini hep gurbette hissediyorlar’’ diyor.


    Araştırma çerçevesinde kendilerine soru yöneltilenlerin çoğu daha iyi eğitim almayı arzu ettiklerini söylüyor. Çoğunluğu Almanca bilgilerinin yetersiz olduğu kanısında.


    Avusturya’daki Türk kökenli göçmenlerin yüzde 80’i yalnızca zorunlu eğitim yapmış. İkinci kuşaktan lise bitirme sınavını (matura) verenlerin oranı yüzde dört.

    Bunun nedenleri kısmen onyıllarca öncesine dayanıyor. Az vasıflı yabancı işçilerin geçici olarak işgücü açığını kapatmaları düşünülmüştü. Bugün Türkiye’den gelerek Avusturya’da çalışan göçmenlerin dörtte üçü işçi. Türk kadınları arasında işçilerin oranı yüzde 70. Türk işçilerin yüzde 15’i kalifiye işçi olarak çalışırken, eski Yugoslavya’dan gelenler arasında vasıflı işçi oranı dörtte bir.


    SPÖ’lü Viyana Belediye Meclisi Üyesi Nurten Yılmaz, ‘’Avusturya’da ilk öğretimin hemen ardından ortaokul (Hauptschule) ve lise (Gymnasium) ayrımı yapan okul sistemi göçmen çocuklarının sosyal hayatta yükselmelerini daha da zorlaştırıyor’’ diyor.


    Avusturya’daki Türkler işşsizlik alanında yüzde 13 ile başı çekiyorlar. Özellikle de Türk kadınlarının 2006 yılında yüzde 26 olan düşük çalışma oranı dikkat çekiyor. Avusturya vatandaşı olmayan tüm yabancılar arasında bu oran yüzde 53.


    Uzmanlar 2008’de yayınlanan Entegrasyon Raporu’nda ‘’Türk kızlarının zorunlu öğrenimin ardından genellikle evde kaldıklarını’’ kaydettiler. Bu eğilim giderek artıyor.


    Eyaletler Meclisi Üyesi: ‘’Gençlerin örnek alacağı kimse yok’’


    Yeşiller partisinden Eyaletler Meclisi Üyesi Efgani Dönmez, Avusturya’daki Türk kökenli göçmenlerin Almanya’dakiler gibi entegre olmakta güçlük çektikleri kanısında. Dönmez bunun birçok nedeni olduğu görüşünde: ‘’Avusturya 60’lı ve 70’li yıllarda eğitim düzeyi düşük yabancı işçileri ülkeye davet etti. Bunun için yalnızca iki şart gerekliydi, sağlıklı ve yurtdışında çalışmaya gönüllü olmak’’ diyor.


    Kendisi de Türk kökenli olan Dönmez, bugün çoğunluk toplumunun bu insanlardan ve onlardan sonra gelen kuşaklardan beklentilerinin arttığını belirtiyor.


    Dönmez entegrasyonun yetersiz kalmasının bir başka nedeninin de önemli alanlarda çeşitli Türk grupları arasında birlik ve beraberliğin olmayışı olduğuna işaret ediyor ve buna örnek olarak, Türk kökenli çocukların sorunlarına eğilecek bir okul aile birliğinin bulunmamasını gösteriyor.


    Dönmez ‘’Türkler’’ diye bir genelleme yapılamayacağı kanısında. ‘’Kültür kendi içinde de farklılıklar gösteriyor. Bunu kadının oynadığı rolde görmek mümkün: Kadın muhafazakar ailelerde evde kalmak zorunda, modern çevrelerde ise onun sözü geçiyor’’ diyor.


    Yukarı Avusturyalı Parlamenter bunun biraz da Avusturya politikasının başarısızlığından kaynaklandığı görüşünde. Dönmez,’’Şimdiye kadar Türk kökenli göçmenlerin yuva ya da okul öğretmeni olmalarını sağlamak için çok az çaba harcandı’’ diyor. Gençlerin kendilerine örnek alabilecekleri kişilere ihtiyacı olduğuna işaret eden politikacı, ‘’Tüm Yukarı Avusturya eyaletinde tek Türk kökenli sosyal danışman benim’’ diyor.


    Laborant: ‘’Mantalitenin değişmesi gerekiyor’’


    Linda Say Türk kökenli gençlerde yarım yamalak Almanca konuşmanın ‘’soğukkanlılık’’ olarak algılandığını gözlemlemiş. Bunu üzücü buluyor, çünkü bu gençler Türkçe’yi bile güzel konuşamıyorlar.


    24 yaşındaki Say’ın babası Türk, kendisi Avusturyalı, Rudolfsstiftung hastanesinde çalışıyor ve Viyana’da yayınlanan, göçmen kökenli gençlere yönelik ‘’Biber’’ gazetesine yazılar yazıyor.


    Say her iki tarafın da entegrasyon konusunda karşılaşılan sorunlarda payı olduğu görüşünde. ‘’Hükümetin daha iyi bir konut politikasıyla gettoların oluşmasını engellemesi gerekirdi’’ şeklinde konuşan Say, ayrıca küçük çocuklara Almanca kursu imkanı verilmesinin de önemine işaret ediyor. Say hükümetin planladığı zorunlu ve parasız bir yıllık yuvanın bu yolda atılmış doğru bir adım olduğunu söylüyor.


    Türk toplumundan da talepte bulunan Say, ‘’Birçok genç dıştan bakıldığında modern görünüyor, ama geleneksel düşünüyor. Müslüman olmayan Avusturyalılara ‘’dinsiz’’ gözüyle bakıyorlar’’ diyor. Ayrıca Türk çocuklarının yüzme dersinden uzak tutulmasına ve kadınların evde oturmasına da karşı olan Say, ‘’Göçmenlerin mantalitelerinin değişmesi gerekir’’ diyor.


    Burada çoğunluk toplumunun da ‘’yanlış algılanan bir hoşgörüyle bunu görmemezlikten gelmemesi gerektiğini vurgulayan Say, önemli olanın ortasını bulmak olduğunu söylüyor ve ‘’Sorunları görmemezlikten gelenler zarara yol açıyor. HC Strache gibi kışkırtıcı bir tutum sergileyenler ise, söz konusu kişiler bu yüzden daha çok kendi kabuğuna çekildiğinden, istediğinin tam tersini elde ediyor’’ diyor.


    Kebapçı: ‘’Çocukların çoğunun çevresinde yalnız Türkçe konuşuluyor’’


    Kazım Alaca bundan 28 yıl önce İstanbul’dan kalkıp, Almanya ve Polonya üzerinden Avusturya’ya gelmiş. Buranın kendisi için ‘’ikinci vatan’’ olduğunu söylüyor. Önce aşçılık yapan Alaca, sonra kebapçılık yapmaya başlamış.


    Almanca’nın Türk kökenli birçok göçmen içib sorun teşkil ettiğini belirten Alaca, ‘’Almanca zor bir dil. Ayrıca evde çocukların yanında hep Türkçe konuşuluyor’’ diyor.


    Yaşlı kuşağın Almanca öğrenmesinin önemini inkar etmeyen Alaca, ‘’Ama Avusturya’ya çalışmaya gelen Türk işçilerin çoğu anadillerinde bile okuma yazma bilmiyordu’’ diyor. Ayrıca çoğunun birkaç yıl sonra vatanlarına geri döneceklerinden emin olduklarını, bunun onların Avusturya’da entegre olmalarını engellediğini söylüyor.


    1987’den bu yana Avusturya vatandaşı olan Alaca, Burgenlandlı bir hanımla evli ve iki oğlu var. Alaca ‘’Din de önemli bir rol oynuyor. Bazıları mantalitelerini değiştirmek istemiyor’’ diyor.

    Alaca Türklerin toplumun diğer kesimlerine nazaran daha çok kendi kabuğuna çekildiğini zannetmiyor ve ‘’Benim birçok Avusturyalı arkadaşım var, çocuklarımın da öyle’’ diyor. Alaca oğullarının evlenecekleri hanımın Türk, ya da Avusturya kökenli olmasının kendisi için birşey değiştirmeyeceğini söylüyor ve ‘’Önemli olan mutlu olmaları’’ diyor.




    'avusturya’daki türkler: Uzun zamandan beri burada buna rağmen yabanci' Yorumları