Nebiyy-i Ekrem Sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlardır ki:

"Bir kimse zâhir ve bâtınını tanzîf ve tathîr ile kırk gün hâlisan Cenâb-ı Allah için amel ve ibâdet ederse kalbi menba'-i hikmet olup lisânından zülâl-i ma'rifet cereyan etmeğe başlar." (1)

"Kul ihlâs ile "Başka ilâh yok, ancak Allah vardır!" dedikçe hiç bir hicâb onu geri çevirmeksizin bu zikri, Allah'a yükselir. Allah'a vâsıl olunca Allah bu kelimeyi söyleyene nazar eder. Allah'ın nazar ettiği her bir muvahhid kulunu rahmeti içine alması O'nun hakkıdır." (2)

"Helâllığında ve haramlığında şübhe bulunan nesneyi terk eyle ve helâl olduğu muhakkak bulunan şeyleri kabul et." (3)

Bu hadîs-i şerîf, insan bâtınını haramdan korumak için kemal-i ihtiyât üzere bulunmasının lüzumu hakkında îrâd edilmiş ise de diğer işlerine, sözlerine ve şâir muamelâtına da tatbîk için bir kaide-i külliyye tarzında bulunmuştur.

"Niyet eylediğin bir iş için kalbinde havf ve tereddüd olursa o işi yapma." (4)

"Haramlardan sakın, insanların en âbidi olursun." (5)

"Haram lokmadan neşv ü nemâ bulan bir vücûda lâyık olan cehennem ateşidir." (6)

"Cibrîl bana ne zaman geldiyse şu iki duâyı emretti:
"Ey Rabbim! Bana temiz rızık ver ve sâlih amel nasîb et." (7)

"Allah Teâlâ buyuruyor: Kulum, beni yalnız iken zikrederse ben de onu yalnız zikrederim. Beni bir topluluk içinde zikrederse onu ondan daha hayırlı ve daha büyük bir topluluk içinde zikrederim. (8)

"Allah sizden üç şeyi istemiyor: Kur'ân okurken yahud okunurken ileri geri konuşmayı, duâ ederken sesinizi yükseltmeyi, takat getiremiyeceğiniz kadar kendinizi namaza zorlamanızı." (9)

"Gizlide yapılan bir duâ, açıkta yapılan yetmiş duâya bedeldir."

"Sıkıntılı zamanlarında Allah'ın kendisine icâbet etmesini isteyen kimse rahatlık zamanında duâyı çok yapsın." (10)


"İnsanların en âcizi duâdan da âciz olan, insanların en cimrisi selâmı da kıskanan kimsedir." (11)

"Ey Rabbiml Şükrünü edâya, Seni zikretmeye ve Sana güzel ibâdet etmeğe bana yardım et!" diyen bir kimse mükellef bir duâ yapmış r. (12)

"İyiliğin her çeşidi ibâdetin yarısıdır. Diğer yarısı ise duâdır." (13)

"Duâ mü'minin silâhı, dînin direği, göklerin ve yerin nûrudur." (14)

"Zaîflerinizin duâları ve ıhlâslarından başka bir şey hürmetine mi nusrete nâil oluyorsunuz?" (15)

Çünkü Allah'ın huzûrunda zayıflığını, aczini ve fakrını idrâk ederek ve dünyevî arzulardan kalben alâkasını keserek duâ edenlerin ıhlâsları kuvvetlidir. Bu da rızık ve nusret sebeblerinin en büyüklerindendir.

Beş gece vardır ki duâ reddolunmaz: Receb'in ilk i, Şa'ban'ın onbeşinci i, Cum'a gecesi, Ramazan bayramı gecesi, Kurban bayramı gecesi.

Rikkat hâliniz geldiği zaman duâyı ganimet biliniz. Çünkü bu hal rahmettir. (16)

"Mü'min bir kul Allah'a duâ eder. Bu esnâda Allah Teâlâ Cibrîl'e: "Bunun duâsına hemen icâbet etme, çünkü sesini işitmek istiyorum." Bir fâcir de duâ edince Allah Teâlâ Cibrîl'e emreder:

"Hemen ver şunun istediğini! Çünkü sesini işitmek istemiyorum." buyurur.

"Kâfir bir kul Allaha duâ eder, hâcetini ister, derhal yerine getirilir. Mü'min Allah'a duâ eder, icâbeti geciktirilir. Melekler buna üzülürler. Bu nun üzerine Allah Teâlâ buyurur ki: "Kâfirin duâsına hemen icâbet edişimin sebebi bana bir daha dua etmemesi ve beni hatırlamaması içindir. Çünkü onu sevmediğim gibi sesini de sevmiyorum. Mü'minin duâsına da hemen icâbet etmiyorum, beni unutmayıp devamlı zikir etmesi için. Çünkü onu da seviyorum, tazarru'unu da seviyorum."




(1) Keşfü'l-hafâ, 2/224 (Ebû Nuaym'den)
(2) Buhârî, Deavât,
(3) Buhârî, Büyû', 3; Tirmizî, Kıyame, 60;
(4) İbn Hanbel, Müsned, 5/252, 256.
(5) Tirmizî, Zühd, 2; İbn Hanbel, Müsned, 2/310.
(6) Ramûzü'l-ehâdîs.
(7) Müminûn Sûresi, 51 nci âyetin meâlinde bir duâdır.
(8) Müslim, Zikr, 3, 18, 19, 21;Buhârî,Tevhîd, 15, 43; Tirmizî, Deavât, 131;İbn Mâce,Edeb, 53, 58;lbn Hanbel,Müsned, 3/351
(9) el-Camiûs-Sağîr
(10) Tirmizî, Deavât. 9.
(11) Keşfü'l-hafâ, 1/142 (Taberânî ve Beyhakî'den)
(12) el-Camiû's-Sağir.
(13) a.e.
(14) a.e.
(15) Keşfü'l-hafâ, 1/403 (Ebû Ya'lâ'dan)
(16) Buhârî, Cihâd, 76.