LALIBELA ROCK CHURCHES (1200 ETİOPYA)



Bu kent orta Etiyopya'daki Lasta Dağları'nda yer alan Abuna Josef te, 4.107 metre yükseklikte bulunuyor.



Lalibela'daki 11 kaya kilisesi, canlı granitten oyulmuştur. 16. yüzyılda Francisco Alvarez adlı bir papaz bu kiliseleri anlatan bir yazıt bıraktığından beri dünyanın ilgisini çekmiştir. Yazısının sonunda, kimsenin ona inanmayacağından korktuğunu belirtmişti. Kiliseleri yapmak için büyük kaya parçaları oyuluyor, dağdan bağımsız yapılar haline getiriliyordu. Daha sonra, tepeden başlayıp aşağıya doğru, cansız kaya, kubbeler, verandalar ve kapılar oluşturacak şekilde yontuluyordu. Kayanın içi de aynı şekilde işleniyor ve yerden tavana sütunlar ve kemerler yükseliyordu. Yüzyıllar boyunca Lalibela'nın nüfusunun büyük kısmını, hacıları misafirperver bir şekilde karşılayan rahip ve keşişler oluşturdu. Bu kent orta Etiyopya'daki Lasta Dağları'nda yer alan Abuna Josef te, 4.107 metre yükseklikte bulunuyor. İlk başta Roha diye anılan kent, sonradan, 1173'ten 1270'e kadar hükmeden Zagwe hanedanının kralının adını aldı. Efsaneye göre, doğduğunda bir arı kümesi çevresini sardığı için, annesi ona "arıların onun egemenliğini onayladığı" anlamına gelen Lalibela adını vermişti.

Lalibela, iyi bir Hıristiyan olarak yetişti. Rüyalar gördü. Bir seferinde hayalinde Kudüs'e gitti. Dağda kendine ait kutsal bir şehir kurma konusunda ısrarcı oldu. Ürdün Nehri'nin iki yanına 10 kilise yapıldı. Kudüs ve İskenderiye'den yetenekli duvar ustaları getirildi. Bunlara, yerli işçiler ve geceleri çalışan Tanrı'nın gönderdiği melekler yardımcı oldu. 1212'de Lalibela'nın ölümünden sonra, dul eşi onun anısına 11 'inci kiliseyi yaptırdı.

Bu kiliseleri inşa etmenin ne kadar zor olduğu düşünülürse, kiliselerin bazıları şaşırtıcı derecede büyük. En büyükleri olan Kurtarıcının Kilisesi (Bet Medhane Alem), 33.5 metre uzunluğunda, 2.5 metre eninde ve 10.6 metre yüksekliğinde. Aralarında en fazla ilgi gören, aşağıdaki pencereleri Latin ve Yunan haçlarının şeklinde olan Meryem Ana Kilisesi. İçindeki orta sütun kumaşla sarılıdır. Lalibela'nın rüyasında gördüğü gibi, İsa bu sütuna dokunmuş ve birden geçmiş ve geleceğe dair her şey sütunun üzerine kazınmıştı. Ölümlüler gerçekleri kaldıracak güçte olmadıkları için, sütunun örtülmesi gerekiyordu. Kilise, yine dağın bir Herkül edasıyla yontulması sonucu açılan bir avlunun üzerinde yükselir. Haç Kilisesi (Bet Maskal), sonradan avlunun kuzey duvarına yapılmıştır. Yerlere, sütunlara ve duvarlara haçlar övülmüştür. Avlunun karşı tarafında, bakire şehitlere adanan Bakirenin Kilisesi (Bet Danaghel) yer alır. Diğer kiliseler, kayanın içindeki tünellerle birbirine bağlanır. İngiltere'nin olduğu gibi Etiyopya'nın da baş azizi olan St. George (Bet Giorgis), eşit kollu bir Yunan hacı şeklindedir. Derin bir çukurda yer alan kiliseye sadece bir tünelden ulaşılır. Kardeş kiliseleri gibi bu yapı da, onu inşa edenlerin azmini gözler önüne serer.