PERU



Yüzölçümü : 1.285.216 km²



Nüfus : 21.904.000



Başkent : Lima



Önemli Şehirler : Lima, Arequipa, Callao.



Yeri : Güney Amerika'dadır. Ekvator, Bolivya, Brezilya, Kolombiya, Şili ile komşudur.



Dil : İspanyolca



Din : Katoliklik



Para birimi : Sol



Önemli coğrafi bölgeler : And dağları, Amazon ovası, Javary, Putumaya, Huallega, Ucayali ırmakları, Misti yanardağı, Titica gölü.



MACHU PICCHU (15. Yüzyıl Peru)



Cuzco kentine 97 km uzaklıktadır.



Peru Andları'ndaki Urubamba Nehri'nden 457 metre yukarıda, iki dağın arasında terk edilmiş bir tören alanı uzanır. Bu yere Machu Picchu, yani 'Eski Zirve' denir ancak bu isim yakınlardaki bir dağdan ödünç alınmıştır ve bu önemli yerleşime verilmesinin sebebi orijinal isminin bilinmemesidir. Yale Üniversitesi arkeologlarından Hiram Bingham 1911 yılında bu uzak, iki hektarlık yerleşimi keşfettiğinde, imparatoru başkent Cuzco'dan kaçıran İspanyol istilasından sonra son İnkalıların 36 yıl boyunca yaşadığı meşhur Vilcabamba'yı bulduğunu düşünür. Bingham, gördüğü manzara karşısında etkilenerek ilk izlenimlerini şöyle aktarır: "Fark ediyorum ki eklemlenen yan daireleriyle bu duvar, dünyadaki en ustaca taş işçiliği kadar ustaca yapılmış. Nefesimin kesildiğini söylemeliyim." Görüntünün muhteşemliği su götürmez bir gerçekti ancak yerleşimin Vilcabamba olup olmadığı kesin değildi. Machu Picchu'nun gerçek ismi ve bu yer hakkında daha birçok şey kesinliğe kavuşmuş değil. Machu Picchu bir şehirden çok, önemli bir tören alanı ve dini yerleşim yerine benzer. Yapıldığı tarih tam olarak bilinmese de, İnka İmparatorluğu'nun 15'inci yüzyıl sonlarına denk gelen genişleme döneminde yapıldığı düşünülüyor. Burada bir tahmine göre en az 1500 kişi yaşamıştı. Bölgede bulunan iskeletlere bakıldığında 1 erkeğe karşılık 10 kadının bulunduğu söylenebilir. Bu oran Machu Picchu'nun güneşe tapma merkezi olduğu ve Güneşin Bakireleri olarak bilinen kadınların mabedi olduğu teorisini doğruluyor. Machu Picchu'da güneşin önemine dair bir diğer kanıt da, 'İntihuatanha' denilen Güneş Sunağı'nın varlığıdır. Bu tuhaf şekilli taş yapı, karmaşık bir astronomi cihazına benzer. Buna benzer bir başka yapı bulunamamıştır ama İntihuatanha'nın gündönümleri gibi özel tarihleri saymakta kullanıldığı düşünülmektedir.

İsminin ise kış gündönümü sırasında güneşin düştüğü noktadaki bir törene gönderme yaptığı sanılıyor. Güneş Kulesi adı verilen at nalı şeklinde yapılmış ve kış gündönümünde güneş ışınlarını yakalayacak şekilde yerleştirilmiş bir penceresi bulunan bir yapıda ve ayrıca Üç Pencere Tapınağı adı verilen ve bu üç pencerenin dikdörtgen şeklinde dik bir taşla planlanmış bir şekilde sıralandığı yapıda Güneş gözlemleri yapıldığı tahmin ediliyor. Burada yaz ve kış gün dönümlerinde İnti Raymi adı verilen bir İnka Güneş Festivali yapıldığı biliniyor.

Machu Picchu, bahçelerin, balkonların, büyük tören yapılarının ve sarayların bulunduğu bir yerdi. Su kemerlerinin, çeşmelerin, banyoların varlığına ve mısır, patates gibi sebzelerin yetiştirildiğine dair kanıtlar var. Farklı katlar ve teraslı bahçeler yüzlerce basamakla birbirine bağlanmıştır. İspanyol istilasından sonra bir sır olarak kalan yerleşim yeri, bilinmeyen sebeplerle terkedilmiş. İnkalar arasında bir iç savaş olduğu ya da tapınağının bozulduğu, ortaya atılan teoriler arasındadır.



CHAN CHAN (12. Yüzyıl Peru)



Trujillo yakınlarındadır.



Peru'nun dar kıyı bölgesinde, doğal bir taş rezervi olmayan Ant Dağları'yla Pasifik Okyanusu arasında, en çok kullanılan yapı malzemesi, güneşte kurutulmuş çamurdan yapılan kerpiç kiremitler. Bu malzemeden yapılmış devasa, eski şehir, bir zamanlar zengin, kalabalık ve güçlü Chimu imparatorluğunun başkenti olan Chan Chan'da görülebilir.

Chimu'nun kıyıda 966 km uzanan bölgeyi, 16 kilometrekarelik bir alan üzerine kurulu Chan Chan'dan yönettiği sanılıyor. Bu insanların 12. yüzyılda, güçlü Tiahuanaco uygarlığı düşüşe geçtiğinde parlak dönemini yaşadığına inanılıyor. Başarılı mühendis ve metal işçisiydiler. (Chan Chan su kaynakları olmadan var olamazdı). Temel inşaat malzemeleri (çok çeşidi şekillerde kerpiç kiremitler) yeterince mütevazı olsa da, Chan Chan'daki daha önemli binaların bir zamanlar altın levhalarla kaplandığına dair kanıtlar bulunuyor. Çamur sıvalara kazınan mozaik tasarım ve dekoratif desen örnekleri hala görülebilir. Ancak Chan Chan'daki (bitkilerin altından olduğu bahçelerden bahsedilir) değerli eşyalar çok uzun yıllar önce kayboldu. Chan Chan'ın kuruluşunda, denizden gelip burada bir şehir inşa eden ve sonra tekrar batıya giden Naymlap adlı bir adamdan söz edilir. Şehir ayrıca, güneşi ve ayı yaratan bir ejderhayla özdeşleştirilir. Efsaneler ve mitler, gerçeğe dair çok şey anlatmaz. Chimu'da sosyal organizasyonun çok gelişmiş olduğu söylenir. Chan Chan'daki farklı bölgelerin dikdörtgen planı, mantık ve düzene işaret eder. Farklı binaların düzenlenişine sembolik bir anlam yüklenmiş olabilir. Chan Chan'ın kalbinde, bugüne kadar ayakta kalmış meclis binasının bulunduğu tapınak - kale Tschudi yer alıyor. Burada, dikdörtgen avluyu çevreleyen duvar kenarına 24 sandalye yapılmıştır. Burasının bir tartışma salonu olduğu düşünülüyor. Akustik efektleri, odanın farklı yerlerinde oturanların, bağırmadan anlaşmasına imkân sağlıyor (bu durum bugün bile geçerli). Meclis salonu, bir duvarın çevrelediği birkaç binadan oluşuyor. Barakalar, bir su tankı, yerleşim yerleri ve dini törenler için kullanılan platformlar görülebilir.

Tschudi kalesi, Chan Chan'daki 10 ayrı kompleksten biri. Bazılarının duvarı 9.1 metre yüksekliğinde. Huaca Esmeralda (Elmas Tapınağı) ile Huaca Arco iris (Gökkuşağı Tapınağı), diğer etkileyici tapınaklardan sadece 2 tanesi. 1923'te bulunan ve 2 yıl sonra sağanak yağışlardan dolayı ciddi şekilde hasar gören piramit şeklindeki Elmas Tapınağı, 2 tapınak platformuna sahip olmasının yanında, deniz ve balık çizimleriyle süslü rölyeflerle kaplı. Gökkuşağı Tapınağı (Ejderha ve yılan benzeri yaratıklarla özdeşleştirilen bina adlarından sadece biri), yüksek duvarlarla çevrili ve farklı yaratıkların tasvirleriyle süslü .



NAZCA ÇİZGİLERİ ( MS. 1. Yüzyıl PERU)



Lima'nın güneyinde, 450 km uzaklıktadır.



Nazca Vadisi'ndeki Pampa Ingenio çöl tabanına çizilmiş Nazca Çizgileri, geometrik şekiller, düz çizgiler ve kuş ile hayvan figürlerinden oluşuyor. Yerde, çölün koyu kızıl tabanında zikzaklar çizen sarı patikaları andırıyorlar. Havadan bakıldığında, iki boyutlu bir hayvanat bahçesi göze çarpıyor: bir örümcek, örneğin 50 metre uzunluğunda; devasa bir akbabanın kanat genişliği 120 metre; bir timsah 180 metre; bir maymun ise 110 metre uzunluğundadır.

İnsanı şaşkınlığa uğratan bu çizimler, 500 kilometrekarelik bir çöl alanı üzerinde uzanıyor. Yüzeydeki taşlar kaldırılıp alttaki sarıya benzer beyaz zemin ortaya çıkarılmış. Nazca Çizgileri'nin hangi amaca hizmet ettiği hala bilinmese de, 1926'da "keşfedildiğinden" beri, teorilerin ardı arkası kesilmedi. Çizgileri ilk bulan Alfred Kroeber ve Mejia Xesspe, bunların sulama kanalı olduğunu sanmışa. Ancak Xesspe sonradan, çizgileri İnkalann kutsal yollarına (ceques) benzediği görüşünü savunmuştu. "Işın merkezleri"ni (çizgilerin birleştiği noktalar) işaret eden taş höyüklerin de törensel bir amacı olduğu sanılıyor. 1941'de burayı ziyaret eden Paul Kosok, yaz gündönümünden sonra güneşin çizgilerden birinin arkasından batışını gözlemledi ve bunları "dünyadaki en büyük astronomi kitabı" diye nitelendirdi. Bu, Alman akademisyen Maria Reiche'nin 30 yıl boyunca üzerinde durduğu bir teori. Düz çizgilerin ve spirallerin yıldızların hareketini, hayvan figürlerinin ise takımyıldızlarını temsil ettiğini savundu. Astronomi çalışmaları tabii ki tarımda kendini gösterdi. Yıldızların hareketiyle su kaynakları arasındaki ilişki bu bölgede dikkat çekiyordu. Teorilerin en bilinenine, Erich von Daniken'in Tanrıların Arabaları adlı kitabında rastlanıyor. Kitapta, çizgilerin uzaylıların limanı olduğu belirtiliyor. Diğer bir teori ise, eski Nazcalıların sıcak hava balonlarına bindiğidir. Çizgilerin en iyi tepeden görüldüğü gerçeği de bu teoriyi destekliyor. Figürlerin üzerindeki lekelerin, balonların ısısından kaynaklandığı sanılıyor. Georg A. Von Breunig tarafından ortaya atılan diğer bir teori, çizgilerin koşu yarışlarının yapıldığı yollar olduğu. Belki de arkeolog Josue Lancho'nun ileri sürdüğü gibi, bunlar sadece, yer altı kemerleri gibi önemli bölgelere giden yolları işaret eden haritalar. Çizgilerin hangi tarihte yapıldığı, daha az tartışmalı bir konu. Ancak yine de arkeologların hemfikir olduğu M.S 1. yüzyıl, bir zamanlar ortaya atılandan çok daha erken bir tarih. Su götürmez tek gerçek, çizgilerin hem bunlarla profesyonel olarak ilgilenenleri, hem de turistleri büyülüyor olması. Çizgileri muhafaza etmek için, bugün ziyaretçilerin üzerinde yürümesine izin verilmiyor. Uçuş korkusu olanlar, Nazca'nın 12 mil kuzeyindeki gözlem kulesinden figürlerin 3 tanesini görebilir. Yerden bakıldığında, işaretlerin boyutu ve çizimlerin çeşitliliği anlaşılmıyor.