'Hayattan beklentisi olmayan gençler tetikçi seçiliyor'   Konuyu açan: alptraum   İlk Mesaj: 01-18-2011 (12:56)   Son Mesaj: 01-18-2011 (12:56)    Cevap: 0    Gösterim: 726  

    01-18-2011

    'Hayattan beklentisi olmayan gençler tetikçi seçiliyor'

    'Hayattan beklentisi olmayan gençler tetikçi seçiliyor'


    Hrant Dink cinayetinin üzerinden dört yıl geçti. Tetikçi Ogün Samast yakalandı. Ancak arkasındaki güçler ve ihmaller tam anlamı ile aydınlığa kavuşmadı. Kafalarda bir yığın soru var. Bununla birlikte ise kandırılan bir gençlik…

    Arzu Erdoğral'ın haberi
    On5yirmi5 olarak devlet kademelerinde önemli görevlerde bulunmuş isimlere, Hrant Dink cinayetinin arka planı ile ilgili ne düşündüklerini, bu tür cinayetlerde tetikçi olarak kullanılan gençlerin kaldırılmaması ile ilgili alınabilecek önemleri ve önerilerini sorduk.

    Emniyet İstihbarat eski Başkanı Bülent Orakoğlu

    AMAÇ, HUZURU BOZMAK

    Hrant Dink cinayetine baktığımızda ilk olarak ülkedeki birlik ve beraberliği bozmak amacının var olduğu söylenebilir. Bu cinayetin arka planında ayrıca Türkiye"de Müslümanların dışında azınlıkların yaşayamayacağı ve bu ülkenin güvenli olmadığı imajının verilmek istendiğini görebiliriz. Herkesiz bildiği gibi, cinayetle ilgili gözüken ise Sabiha Gökçen olayı. Ama ondan ziyade dediğim gibi arka planda amaç huzuru bozmak.

    ÜLKEYE EN ÇOK BUNLAR ZARAR VERİYOR

    Bu cinayetin arkasında olduğu söylenen örgütün Türkiye"nin milli değerleri ile örtüşmediğini de görüyoruz. Hrant Dink cinayetinde ortaya çıkan önemli bir sonuçta geçmiş cinayetlere ve tetikçilerin kimliklerine baktığımızda, örneğin Dink cinayetini işleyen Ogün Samast"a. Bu kişinin herhangi bir ideolojisi gözükmüyor. Ağca"dan ya da daha önceki tetikçilerden esinlenerek, bunların derin devlet yapıları tarafından korunarak, belirli bir süre sonra ciddi bir şekilde para ve üne kavuşmaları, bu kesimi çekiyor. Tahsil yapmamış, eğitim görmemiş, kariyeri olmamış bir tetikçi grubu var. Şöyle bir gerçekte var. Ağca"dan hatta Samet Kuşçu olayından başlayarak günümüze geldiğimiz zaman Alparslan Arslan"da da aynı şeyi görebilirsiniz. Bunların hepsi kendilerinin ileriki yıllarda çok önemli avantajlar elde edeceğine ve kısa sürede de serbest kalacağına inanıyor. Hrant Dink"i vuran Ogün Samast"a baktığınızda adam hayatından gayet memnun. Bu tür cinayetlerde, devlet içine sızmış derin yapılarla bu ülkede demokrasiyi, hukuku sağlamaya çalışan gruplar arasında mücadele olduğunu da görüyorsunuz. Ergenekon operasyonları gibi birçok olayda bu mevcut... Son olarak Hizbullah"ın bırakılmasında da benzer hadiseleri görmek mümkün. Şimdi bu gruba baktığınızda, onların içersinde de İslamiyet"i yaşayan, bu örgüte sempati duyan, ideolojilerini şiddet olarak kabul etmeyen insanlar da var . Ama bir kesim kontrgerillanın emrine girmiş, Müslümanlıkla ilgisi olmayan, bir takım cinayetler işleyip, bunu da cihat diyerek, İslamiyet adına yaptığını söylüyor. Aslında bunlar İslamiyet"e hizmet etmiyor. İslam"da şiddet var denilerek menfi propagandalarla kullanılmış oluyor bu örgütler. Farkına varmadan aldatılıyorlar. Derin devletlerin kullandığı gerek bireysel şahıslar gerekse de örgütler hep aynı mantık içerisinde. Ülkelerine ve ideolojilerine hizmet ettiğini sanıyorlar aslında ülkeye en çok bunlar zarar veriyorlar. Bunu da anlayacak kapasite de değiller.

    HAYATTAN BEKLENTİSİ OLMAYAN GENÇLER TETİKÇİ OLARAK SEÇİLİYOR

    Gençlere tavsiyeden çok devleti yönetenlere tavsiyemiz olabilir. Bu tür yapıların beslendiği, STK ya da çeşitli derneklerin çok ciddi kontrol edilmesi gerekir. Yabancılara yönelik cinayetlere dikkat edilirse, bu tarz cinayetler Trabzon"da rahip Santoro ile başlamıştı. Bu olay BBP"ye bulaştırılmak istendi o süreç içersinde. O dönem hatırlıyorum, rahmetli Yazıcıoğlu, bundan çok rahatsız oldu ve bütün Alperenleri toplayarak, kendi içlerine sızmış olabilecek insanların deşifre edilmesini ve bunlarla ilişiğin kesilmesini söyledi. Devlet gençlerimize mutlaka bir istikbal vaat etmeli. Devlet kurumları olarak gençlere yönelik çok çalışma yapılması lazım. Onlara iş ve ufuklarını genişletebilecek imkânlar sağlamalıyız. Çünkü özellikle tetikçi olarak, hayattan beklentisi olmayan gençler seçiliyor. Mesela intihar bombacıları, bunlarında bir takım özellikleri var. Beyin yıkama, hipnoz dediğimiz, beyni yönetme sistemleri var. Ergenekon operasyonlarında da bunlar dile getirildi. Bu yöntemlere dikkat etmek gerekiyor. Bunun yanı sıra gençlerimizi de uyanık olmaya çağırmalıyız. Türkiye"deki en büyük eksikliklerden bir tanesi gençler üzerine gereği gibi eğilemememiz. Ülkede kaos çıkarmak isteyen şer güçleri de devletin bu zafiyetinden yararlanıyor. Dink davasında da şu an insanların kafası karmakarışık. Başbakanlık Teftiş Kurulu başka bir rapor hazırlıyor, İçişleri Bakanlığı farklı bir rapor hazırlıyor. Ve şu anda kimse tam anlamı ile ne olduğunu bilmiyor. 1958 yıllarından başlayarak günümüze kadar bu tür yapılarda kullanılan kişilerin ve örgütlerin maalesef korunduğunu ve kollandığını da görüyoruz. O nedenle hukuk içerisinde kalmış hükümetler ile derin yapılar arasında çok ciddi mücadelelerin var olduğu ve cinayeti işleyenlerin ortaya çıkarılmasını isteyen bir grup ile ortaya çıkmamasını isteyen ve devletin içerisine sızmış bir takım grupların olduğu gözüküyor. Diğer önemli bir noktada gençlere tetikçilerin ileride para, şan ve şöhrete kavuşamayacağının gösterilmesi lazım... Suç işleyen kişiye 40-50 yıl ceza verilmesi gerekir.

    Yargıtay Cumhuriyet eski Savcısı Ahmet Gündel

    DİNK CİNAYETİ "YEREL- MİLLİYETÇİ EKSENİNDE" DÜŞÜNÜLEMEZ

    Hrant Dink"in öldürülmesini yerel bazı aşırı milliyetçi kişilerin planlayıp gerçekleştirdiğini düşünmek aşırı derecede zor. Türkiye"nin geçmişinden bugüne geldiğimizde ve Dink"in öldürülmesinden sonra gerek güvenlik güçlerinin gerekse de diğer bazı kesimlerin takındığı tavırlara baktığımızda bu cinayetin lokal bazda, bireysel planlanmış, gerçekleştirilmiş bir cinayet olmadığını görürüz. Bu konuda çok sağlıklı bir soruşturma yapıldığı kanaatinde de değilim. Yargıdaki sıkıntılar bu davayı da etkisine almıştır. Eldeki bulgularla dahi şu anda bir karar verilememiştir. Cinayetin üzerinden 4 yıl geçmesine rağmen halen bir karar verilememesi ve yakın zamanda da bir karar verilecek gibi gözükmemesi gerçekten üzüntü verici bir olay. Karardan sonra bunun yüksek yargıdaki inceleme safhasını da dikkate aldığımızda, bu olay Türkiye"deki yargı siteminin içerisinde bulunduğu kötü durumu da göstermiş oluyor.

    GENÇLERE AŞIRI MİLLEYETÇİLİK DUYGUSU AŞILANIYOR

    Özellikle küçük yerleşim yerlerindeki gençlerimiz etnik milliyetçilik duyguları ile yetiştiriliyor ve bu duygularla yetiştirilirken de geçmişten kaynaklanan bazı olaylardan hareketle körükleniyor. Bu doğrultu da Türkiye"de yaşayan bir kesim kötülenerek veya yok sayılarak gençlerimize aşırı milliyetçilik duyguları aşılanıyor. Toplumlarda çok sayıda etnik unsur bir arada yaşıyor. Aynı topraklar üzerinde bir arada yaşanan binlerce insan var. Bunların tarihten gelen kökenleri inançları ve gelenekleri son derece farklı olabiliyor. Günümüzde hoşgörü çerçevesinde farklılıklar açısından toplumun zenginliği olarak görülebilecek politikalar geliştirilmeli ve eğitim sisteminin de buna göre düzenlenmesi gerekir. Geçmişte yaşadığımız bir yığın olumsuzlukta, gençlerimize ibret olacak tarzda sunulmalı. Maalesef şimdiye kadar bunu yapamadık, ama bugünlerde bu çalışmalar ve toplumun büyük bir bölümünde duyarlılık var. Fakat azınlıkta kalan bazı gruplar devlet içerisinden de bazı güçlerle işbirliği yaparak bu kötü emellerini gerçekleştirebiliyorlar.

    ASDER Onursal Başkanı Emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi

    DERİN GÜÇLER ÖRGÜTLÜYOR

    Ülkemiz önemli bir süreçten geçti ve düze çıkmak üzere. Özellikle resmi ideoloji olarak benimsenen ideoloji (derin devlet) esas olarak seküler, ırkçı, kavmiyetçi bir milliyetçiliği benimsiyor. Dolayısı ile buna karşı tehdit olarak görülen meselelerde, bu ideolojinin hedefi haline getiriliyor. İnsanlarımızda özelliklede gençlerin kullanılması söz konusu oluyor. Aklı başında, donanımlı, iyi yetiştirilmiş, ahlaki değerlere sahip, dini duyarlılığı olan insanlar bu tür provokasyonlara alet olmuyorlar. Ama böyle yetişmemiş olanları bu derin güçler örgütlüyor ve bu tür provokatif olayların faili haline getiriyorlar. Özellikle de temel hak ve özgürlükler konusunu insanı merkeze koyarak yapılacak eğitimi ve de devletin yönetimini, milletin seçtiklerinin eline bırakılacak şekilde yapılacak anayasal düzenlemeler bu tür oluşumları en askeri seviyeye indirecektir diye düşünüyorum.

    İNSAN HAYATI KUTSALDIR

    Hayat kutsaldır. Bu hayatın bir insan tarafından sonlandırılmasının hem bu dünyada hem de ahirette büyük bir karşılığı var. Ne yazık ki gençlerimizin kandırılması da çok kolay... Bir takım yanlış idealler onları bu tür menfur olaylara sevk edebilir hem başkasının hem de kendi hayatlarını karartabilir. Bu bakımdan ahlak eğitimine önem verilmesi gerekiyor. Gençlerimizi her şeyden önce İslam ahlakı ile ahlaklanacak şekilde yetiştirmemiz gerekiyor. Hem müspet ilimlerde hem de manevi ilimlerde eğitimlerinin yapılması gerekir. Geleceğimizi düşünüyorsak, Allah"tan korkan ve insan sevgisi ile dolu nesilleri yetiştirmeliyiz.

    MİT eski mensubu Mahir Kaynak

    ERMENİ SORUNU BİR TEHDİT OLARAK ALGILANMAMALI

    Türkiye"nin evvela Ermeni sorununu bir tehdit olarak algılamasını yanlış bulduğumu söyleyebilirim. Çünkü yanımızda küçük bir vilayetimiz büyüklüğünde bir devlet var ve bize bunun bir tehdit oluşturması mümkün değil. Bunun dışında da dünya dışındaki Ermenilerin, bulundukları toprakları terk edip Türkiye"de bir toprak parçasına yerleşmesi söz konusu değil. Batılı güçler bu durumu bir tehdit algısı ile kullanıyorlar. O nedenle bizim Ermenileri hasım kabul etmemiz ve onlara yönelik şiddet kullanmamız son derece yanlıştır.

    Hrant Dink cinayetinde ihmal olduğu ve kendisinin de iyi korunamadığı açıkça gözüküyor. Onu korumak gerektiğine oradaki görevliler pek fazla önem vermemişler. Aslında böyle bir ihbar aldıkları zaman bunu çok önemsemeleri ve mutlaka tedbir almaları gerekirdi. Çünkü bu Türkiye"nin itibarına, prestijine ve dünya üzerindeki konumuna yönelik çok olumsuz bir hareketti. Fakat ihmal edilmiş görülüyor.

    GENÇLERİ KULLANAN GİZLİ SERVİSLERDİR

    Gençlerin bir kısmı maalesef kullanılıyor. Onlara bunu yaptıran gizli servislerdir. Bu olayı o gencin tepkisine bağlamak oldukça yanlış olur. Onlar sadece kullanılan birer araçtan ibarettir. O dönem öyle bir ortam vardı ki, Türkiye"nin kendisinden olmayan farklı inançlarda ve farklı soydakilere karşı müsahamakar olmadığı intibası yaratılmak isteniyordu o zaman. Ve bu nedenle Hrant Dink ve rahip Santoro cinayetini işlettiler. Burada yapacağımız emniyet olarak önlemeye çalışmak ve bunları şiddetle kınamak lazım.

    Emekli Askeri Hâkim Dr. Ümit Kardaş

    DERİN DEVLET YAPILANMASI İLE BAĞLANTILI BİR CİNAYET

    Hrant Dink cinayeti Türkiye"de bir kırılma noktası. Türkiye"nin kaldırabileceği bir cinayette değil. Baştan beri yapılan soruşturmada yeterli gibi gözükmüyor. Tetiği çeken ve onun yanındaki bir iki kişi yakalanmıştır ama bunun gerisindeki azmettirici olanlar ve devletin belirli noktalarında görev yapan insanlara yönelik herhangi soruşturma yapılmamıştır. Avukatların tüm çabalarına rağmen mahkeme bu konuda adeta bir direnç gösterdi. Dink"in öldürülmesinden önce kendisinin İstanbul Valiliğine daveti ve orada MİT görevlilerinle, Vali Muavini"nin odasında yaptıkları konuşmalar adeta dolaylı bir yoldan tehditte bulunulması ve bununla ilgili hiçbir soruşturma yapılmaması da ilginçtir. Göz göre göre gelen bir cinayetti bu. Dink"in duruşmalarında kışkırtıcılık yapanlar vardı, bunların bir kısmını daha sonra Ergenekon soruşturmasında şüpheli sanık olarak gördük. Ergenekon ile Türkiye"deki derin devlet yapılanması ile ve zihniyetiyle bağlantılı bir cinayet bu. Ancak Dink cinayeti ile ilgili bir aşama da kaydedilmişte değil.

    MİLLİYETÇİLİK DUYGULARI KÖPÜRTÜLEN GENÇLER KULLANILIYOR

    Bu tarz cinayetlerde Milliyetçilik duyguları köpürtülerek gençler kullanılıyor. Eğitimsiz, işsiz, sisteme, ailelerine ve hayata öfkeli gençleri bu şekilde yönlendirmek daha kolay oluyor. Türkiye"de benim bahsettiğim yapıda o kadar çok genç var ki, bunların duygularına hitap edip, öfkelerini de kullanıp, onları tetikçi yapıyorlar.

    Diğer taraftan da okumakta olan gençlerin daha çok okumaları, sorgulamaları, eleştiriler bakmaları, kanaat önderi sayılan her kişinin de peşinden gitmemelerini tavsiye ediyorum. Türkiye"de benim bahsettiğim yapıda o kadar çok genç var ki, bunların duygularına hitap edip, öfkelerini de kullanıp, onları tetikçi olarak kullanıyorlar.

    www.on5yirmi5.com




    'Hayattan beklentisi olmayan gençler tetikçi seçiliyor' Yorumları